Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından hazırlanan, "Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Terörle Mücadele Müdürlüklerinde İşkence İddiaları"na dair raporda, gözaltına alınan kişilerin itirafçılığa zorlandığı, kabul etmeyenlerin tehdit ve hakaretlere maruz kaldığı belirtildi.
Baro, raporla birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda da bulundu.
Raporda, 19 Aralık'ta Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'nde 19 Aralık'ta işkence gördüğünü anlatan kişinin ifadelerine yer verildi ve, "Görüşülen kişi ‘mülakat’ adı altında görüşmelere götürüldüğünü, burada itirafçı olmaya zorlandığını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını ifade etmiştir. Görüşülen kişi iki defa mülakata çıkarıldığını, sadece kendisinin değil kendisi ile birlikte aynı koğuşta kalanların da mülakata götürüldüğünü ifade etmiştir" satırları dikkat çekti.
Bahse konu kişinin, nezarethaneden alınarak başka bir kata götürüldüğü, üzerinde sadece külotu kalacak şekilde soyulduğu, cenin pozisyonuna getirildiği ve bu şekilde bir saat bekletildiği, yüzüne tokat, başına yumruk atıldığı ve kötü muamelede bulunanların kendisine, 'itirafçı ol, seni görevine geri göndereceğiz, eşini işinden ettirme, çoluğun çocuğun var, itirafçı olmazsan 3. uzatmayı yapacağız, konuşana kadar seni her gün buraya çıkartıp aynı şeyleri yapacağız' denildiğine yer verilen raporda, aynı kişinin üç saat daha çıplak bir halde cenin pozisyonunda bekletildiğine ve yine ‘iyi düşün, aklın başına gelsin, seni gece 12’de bir daha alacağız’ dediklerini, uzun saçlı bir kişinin kendisine ‘seni camdan atarım, atladı derim, ölür gidersin’ sözleriyle tehdit edildiğine dikkat çekildi.
Raporun altını çizdiği bir başka husus da, avukat görüşmesinin ardından da kötü muamele ve tehditlerin sürdüğü.
Anlatılara dayalı raporda şu ifadelere yer verildi:
"Görüşülen kişi diğer kişide olduğu gibi ‘mülakat’ adı altında görüşmeye götürüldüğünü, burada itirafçı olmaya zorlandığını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını ifade etmiştir. Görüşülen kişi taze olmayan ve yetersiz yemekler verildiğini, 5 kişilik nezarethanede 21 kişi kaldıkları zamanların olduğunu, yatak yetersizliği olduğundan yerde yatmak zorunda kaldıklarını, yerin soğuk olduğunu ve yeterli sayıda battaniye verilmediğini, epilepsi hastası olmasına rağmen, 4 gün ilaçlarının verilmediğini, daha önce de mülakatlara çıkarıldığını ancak orada kötü muamele yapılmadığını, itirafçılık yapması yönünde çok baskı uygulandığını ifade etmiştir."
Raporun talepleri ise şu yönde:
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde gözaltında bulunan tüm şüphelilerin emniyet ifadelerinin tamamlanması beklenmeksizin savcılık karşısına çıkarılması,
İşkence suçunun işlenmiş olması ihtimaline binaen için re’sen soruşturma başlatılması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve faillerin tespiti açısından etkin ve yeterli bir adli soruşturmanın yürütülmesi, özellikle delilerin toplanabilmesi ve olası delil karartma eylemlerinin önüne geçilebilmesi için; 5271 sayılı CMK m. 160/2 ve m. 164 hükümleri uyarınca adli kolluk olarak İl Jandarma Teşkilatı birimlerinden ve mensuplarından istifade edilmesi, emniyet birimlerinin ve mensuplarının ise iş bu soruşturmada doğrudan görevlendirilmemesi,
Gözaltına alınan şüphelilerin Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde tutuldukları farklı nezarethanelerdeki yerlerden başlayarak, Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün her yönden giriş ve çıkışları gösterir kamera görüntüleri ile Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki tüm kamera görüntülerinin, gözaltındaki şüphelilerin mülakat amacıyla götürülme anlarının ve şüpheli kolluk görevlilerinin tespitini sağlayacak şekilde, tüm kamera kayıtlarının ham görüntülerinin ivedi olarak toplatılması, daha önce kolluğun gerek avukatlara gerekse şüphelilere yönelik darp ve işkence iddialarıyla benzer başvurularda kamera kayıtlarının 30 gün saklandıktan sonra silindiğinin belirtildiği bilindiğinden, kamera kayıtlarının saklanmamasının işkence ve kötü muamele iddialarına yönelik delil karartma anlamına geleceği açık olduğundan, bu nedenle delillerin toplanması ve korunması konusunda yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi,
Görüşme yapılan kişiler kendilerine işkence yapan kişilere yönelik tariflerin dikkate alınarak tespit ve teşhis işlemlerinin yapılması,
Soruşturmayı yürüten kolluk görevlilerinin muhtemel bir işkence, kötü muamele soruşturmasının şüphelileri olabilecekleri değerlendirildiğinde işkence ve kötü muamele iddiasına ilişkin soruşturma tamamlanıncaya kadar, bahsi geçen operasyonlarda görev alan personelin açığa alınması,
Nezarethane koşullarının denetlenerek kapasitenin üzerinde ve insan onur ve haysiyetine yaraşmayan gözaltı koşullarına son verilmesinin sağlanması, hukukun bir gereği ve zorunluluktur.
Bu açıdan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca talep edilmesi halinde baromuz kurul ve merkez üyelerince tutulan tutanakları sunmaya hazır olduğumuzu, Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi olarak işkence ve kötü muamelelerin son bulması için her alanda hukuki mücadelemizi sonuna kadar vereceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.
Kaynak: http://aktifhaber.com/gundem/ankara-barosundan-iskence-raporu-itirafciliga-zorlaniyorlar-h141127.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder