Ahval'den Gazeteci Zülfikar Doğan'ın analizi şöyle;
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Libya’nın meşru yönetimi olarak tanınan UMH Başkanı Fayez el Sarrac ile 27 Kasım’da imzalanan Deniz Sınırları ve Savunma İşbirliği anlaşmaları sonrasında, Sarrac yönetimi Türkiye’den kara, deniz ve hava güçleri desteğini resmen talep etti.
Daha önce Libya’dan asker daveti söz konusu olursa buna olumlu yanıt verileceğini açıklayan Erdoğan, 7 Ocak’a kadar yılbaşı tatiline giren Meclis açılır açılmaz, Libya’ya Türk askeri gönderilmesiyle ilgili tezkereyi gündeme getireceklerini ifade etmişti. Ancak, Libya’nın dörtte üçünü kontrolünde tutan ve Türkiye ile imzalanan anlaşmaları tanımadıklarını ilan eden Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) başındaki Mareşal Halife Hafter, Trablus’a saldırılarını yoğunlaştırınca, Erdoğan hükümeti asker gönderme tezkeresini öne çekme kararı aldı.
Mareşal Hafter’in yanı sıra, yine BM’nin Libya’nın meşru parlamentosu olarak tanıdığı Tobruk’ta yerleşik Libya Temsilciler Meclisi (LTM) Başkanı Akile Salih de UMH’nin meşru yönetim olarak tanınmasından vazgeçilmesi için BM ve uluslararası kamuoyuna çağrıda bulundu. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) ziyarette bulunan Salih, LTM’nin Trablus yönetiminin resmi olarak tanınmasından vazgeçilmesi mesajının Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Parlamentosu’na (AP) iletilmesini Rum yönetiminden talep ettiklerini dile getirdi.
Bu gelişmeler üzerine Trablus’un düşmesi olasılığını göz önünde bulunduran Erdoğan yönetimi, asker gönderme tezkeresini 6 gün öne çekerek Meclisi 2 Ocak’ta toplama girişimini başlattı. AKP’li vekillerden Meclis’in “olağanüstü” toplantıya çağrılması ihtimali nedeniyle Ankara’da olmaları istendi.
UMH ile Deniz Sınırlarının Belirlenmesi Mutabakatı’na Meclis’teki oylamada destek veren muhalefet partileri ise Askeri İşbirliği Mutabakatı’na karşı. Ana Muhalefet Partisi CHP ile birlikte İYİ Parti ve HDP, Libya’ya asker ve sivil güvenlik personeli gönderilmesini, askeri araç, teçhizat yardımını içeren anlaşmaya ret oyu verdi.
UMH’nin talebiyle, Libya’ya asker gönderilmesinin gündeme gelmesi üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Mehmetçiğin Libya çöllerine gönderilmesine karşıyız, tezkereye Hayır diyeceğiz” açıklamasını yaptı. İktidar ittifakının ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Libya’nın Türkiye’nin güvenliği ve Akdeniz’deki çıkarları açısından “köşe taşı” olduğunu belirterek, tezkereye 49 milletvekiliyle kabul oyu vereceklerini duyurdu.
Bugüne kadar Irak ve Suriye’ye yönelik sınır ötesi askeri harekât ve operasyon tezkerelerine hep destek veren CHP, iktidarın Libya konusundaki tavrına karşı ve iktidar-muhalefet arasındaki çatlak büyüyor.
İktidar ittifakı, Libya tezkeresinde yalnız kalmış görünüyor. Ortaya çıkabilecek olası olumsuz gelişmelerin faturasını tek başına üstlenmek zorunda kalacak olan iktidar, o nedenle Libya’ya asker için muhalefeti ikna çabasında. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener le tezkereye destek için buluşacak.
Meclis’te üçüncü parti konumundaki HDP’yi yok sayan tavrını sürdüren iktidarın, CHP ve diğer muhalefet partilerini tezkereye evet demeye ikna etmesi güç görünüyor. CHP kulislerinde, Kılıçdaroğlu’nun ve partinin tavrında bir değişiklik olmadığı vurgulanırken, Türkiye’nin Libya’daki iç savaşın tarafı olmaması, Türk askerinin nereye varacağı belirsiz böyle bir maceraya sürüklenmemesi konusundaki yaklaşımın net olduğu belirtilerek, Çavuşoğlu’ya da bu mesajın iletileceği vurgulanıyor.
Ayrıca CHP, tezkerenin Meclis genel kurulundaki görüşmelerinin kapalı oturumda gerçekleştirilmesini, oylamanın “gizli” yapılmasını istiyor. Siyasi kulislerde oylamanın gizli yapılması durumunda, Libya’ya asker gönderilmesine sıcak bakmayan önemli sayıda AKP’li vekilin ret oyu vereceği öne sürülüyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan ve AKP Grup Yönetiminin böyle bir şokla karşılaşmamak için gizli oylamaya karşı çıktığı, bu yöndeki önergenin açık oylamada AKP+MHP tarafından reddedilmesini öngördükleri kaydediliyor.
Öte yandan Suriye’nin aksine Libya’da karşı saflarda yer alan Türkiye ve Rusya arasında da anlaşmazlık söz konusu. Libya’ya asker gönderme planlarının hemen akabinde, Suriye ordusunun İdlib’te Rusya destekli harekât başlatması ve on binlerce kişinin Türkiye sınırlarına doğru göçe yönelmesi, Putin’in Erdoğan’ın bu girişimine yanıtı olarak değerlendiriliyor.
İdlib operasyonunun hızlanması üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Moskova’ya gönderdiği heyet Suriye ve Libya konusunda görüşmeler yaptı. Bu müzakerelerden bir uzlaşı çıkmadığı gibi, Suriye ordusunun İdlib’teki operasyonu genişleyerek sürüyor, sınıra ilerleyen Suriyeli göçmenlerin sayısı da hızla artıyor.
8 Ocak’ta ABD’nin yaptırım kapsamına aldığı Türk Akım doğalgaz boru hattı açılışı için Türkiye’ye gelecek olan Putin’in bu ziyareti öncesinde Libya’ya asker tezkeresinin gündeme gelmesi, Erdoğan-Putin buluşmasını daha da kritik hale getiriyor. Sarraj yönetimine Trablus’un batısından açılacak bir koridor üzerinden destek için Libya ile 500 kilometrelik sınırı bulunan Tunus’a ani bir ziyaret yapan Erdoğan, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’ten de beklediği desteği bulamadı.
Erdoğan’ın ziyareti ardından, Türkiye’de iktidar medyasında yer alan Tunus, Türkiye ve Cezayir’in Libya’da UMH’yi destekleme konusunda anlaştığı yönündeki haberler, Tunus Cumhurbaşkanlığı Ofisinden yapılan resmi duyuruyla yalanlandı. Resmi açıklamada Tunus’un Libya’da çatışan taraflardan hiç birisinin yanında yer almadığı, hiçbir ittifak ve anlaşmanın içinde bulunmadığı dile getirildi.
Libya’ya asker gönderme konusunda, içeride ittifak ortağı MHP dışında diğer partilerden siyasi destek yok. Dışarıda ise Katar dışındaki Körfez ülkeleri ile Suudi Arabistan, Mısır, Sudan, AB ülkeleri, Rusya’yla birlikte, Türkiye karşıtı cephe genişliyor. İtalya Başbakanı Giuseppe Conte Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Libya’ya askeri müdahaleden kaçınılmasını ilettiğini açıklarken, Almanya Başbakanı Merkel de Erdoğan’la telefon görüşmesinde aynı görüşü iletti. Almanya ocak ayında Berlin’de Libya’da Çözüm Konferansı düzenleme hazırlıklarını yürütüyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Libya’da her türlü göreve hazır olduğunu açıkladı. Buna karşılık, Suriye’den farklı olarak Libya’da kara unsurları yanında deniz ve hava kuvvetlerinin de yer alması gerektiğini dile getiren askeri uzmanlar ve emekli askerler, bu açıdan Türk askeri için ciddi risklerin ortaya çıkmasının göz ardı edilemeyeceğine dikkat çekiyor.
Öte yandan Suriye başta olmak üzere, Libya ile yeni bir cephe açılmasına yönelik dış politikanın Türkiye’ye yüklediği ekonomik kayıplar da büyüyor. Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) düzenlediği ödül töreninde, geçmişte yurt dışında yılda ortalama 30 milyar dolar tutarında ihale kazanan Türk müteahhitlerinin son yıllarda aldıkları işlerin azaldığı, 2019’un 19-20 milyar dolar düzeyinde kapatılacağı açıklandı.
TMB Başkanı Mithat Yenigün, 44 firma ile Çin’in ardından dünyada ikinci sıradaki yerlerini koruduklarını belirterek, “Ancak, özellikle Ortadoğu'da ülkemiz aleyhine oluşturulan algı neticesinde 3 milyar dolar kadar iş kaybına uğradığımızı söylemek yanlış olmayacak” dedi.
Bugüne kadar 35 milyar dolarlık iş üstlenilen Libya’da, sekiz yıldır süren iç savaştan dolayı Türk firmalarının ağır kayıplara uğradığını kaydeden TMB Başkanı, Trablus yönetimi ile başlatılan diyalogdan memnuniyet duyduklarını, Irak ile de istikrarın tesisi ve barış ekonomisine geçişle yeni projeler üstlenmeyi umduklarını belirtti.
Türk firmalarının, kazandıkları halde kendilerine verilmeyen 3 milyar dolarlık ihalelerin, ağırlıkla Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer bazı Körfez ülkelerinde olduğu ifade ediliyor.
Kaynak: Ahval
Kaynak: http://aktifhaber.com/analiz/iktidar-ve-muhalefet-arasinda-libyaya-asker-catlagi-buyuyor-h141176.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder