İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
VİFAK VE İTTİFAKLA BÜYÜYÜP GELİŞEN İNSANLIK PROJESİ
Doğudan ve batıdan ilahiyat alanında çalışan samimi bilim adamları Fethullah Gülen Hocaefendinin tüm dinlerin temel kaynaklarındaki birikimlerden yararlanarak geliştirmeye çalıştığı insanlık projesinin farkındalar. Bunlardan biri olan Prof. Dr. Fuat el-Benna son dönemde yazdığı kitapta;
Gülen’in insanlığın yeniden dirilişi için,
-Orjinalliğini korumak kaydıyla nasların vaat ettiği genişlik ve evrensellikle her kesimden insanın ihtiyacını karşılayacak bütün insanlığı kucaklayacak bir insanlık projesi çıkardığını,
-Kendi kimliklerinden ödün vermelerini istemeden herkesi Hz. Âdem çatısı altında birleştirecek engin bir kardeşlik anlayışına sahip olduğunu,
-Varlık sevgisine dayalı olarak farklılıkları zenginlik olarak gördüğünü,
-Fıkıhta, düşüncede, tasavvufta, eğitim ve terbiyede asrımızın sorunlarına uygun tüm insanlığı kucaklayan yeni yorumlar ürettiğini belirtiyor.
Onun Türkiye’de yaşayan farklı kesimlerden başlayarak,
-Aynı vatanda yaşayanların kardeşliği,
-Türk cumhuriyetlerinde aynı kökenden gelenlerin kardeşliği,
-İslam coğrafyasında aynı din mensuplarının kardeşliği,
-Dünya genelinde aynı atadan gelmiş tüm insanlığın kardeşliği çatısı altında birleştirecek geniş bir sevgi anlayışına sahip olduğundan bahsediyor.
Onun insanlığa birlikte yaşama projesi sunduğunu, karşı tarafı anlama üzerine dayalı diyalog faaliyetlerinin bu yüzden hiçbir kesimden tepki çekmediğini, dünyanın her yerinde toplum yararına çalışan tüm kesimlerin kabul edeceği bu ve benzeri prensiplerle yurt dışına açılan hizmet gönüllülerinin gittikleri her yerde olumlu hizmet ürettiklerini aktarıyor.
Gülen kendi düşüncesine itibar eden tüm gönüllülere Herkul.org sitesinde geçtiğimiz hafta yayınlanmış yazısındaki mesajları da bu ifadeleri tam teyit eder nitelikte.
Hizmet projeleri Kur’an sünnet ve dinin temel disiplinlerine uygun olmalı, söz ve ameller doğru olmalı, hedefe ulaşmak için daima meşru yollar kullanılmalıdır. Projelerde toplum hayatındaki boşlukların doldurulması hedeflenmeli, insan ihtiyaçları dikkate alınarak geliştirilmelidir. Faaliyetlerin başarılı olması geniş toplum kesimlerden destek görmesi için aidiyet duygusuyla yaklaşmaktan vazgeçilmelidir.
İnsanlık için çabaladığımızı iddia ederken kendi grubumuz öne çıkarılmamalı, iyiliklerin geliştirilmesi nasihatlerin tesirli olması için grubu çağrıştıracak şeylerden kaçınılmalıdır. Gönüllülerde gruba ait enaniyet oluşmaması için her gelişmeyi kendi grubumuza bağlamaktan uzak durulmalı, mübalağa ve abartılı ifadelerle ile takdirde aşırılığa kaçıp insanlar kıskançlığa sevke edilmemeli. Olaylar aidiyet duygusuna takılmadan doğru yönde değerlendirilmeli, başarılar sonucu gelen takdir ve alkışları mensubiyetimize bağlanarak insanlar uzaklaştırılmamalıdır.
Tüm alanlar bize aitmiş gibi bir bencilik temsil ettiğimiz hakikatlere zarar verir. Dayanışmayı korumak için her türlü tedbir alınmalı, hizmetleri büyütüp değerli kılmak için faaliyetler diğer toplum kesimleriyle dayanışma içinde yürütülmelidir. En iyi arayışında olan insanların aşırı hassasiyet gösterip daireyi daraltması toplumda dayanışma ruhunu bozar, eldeki iyinin de kaybolmasına sebep olur. Hz. Hasan’ın, en iyiden vazgeçip halifeliği Hz. Muaviye’ye bırakmakla büyük bir fitneyi önlemesi gibi, gerektiğinde en iyiden vazgeçip ortak mutabakata vesile olacak iyi ile yetinmesini bilmek şarttır.
Başkalarıyla iyilikte yarışma mahzursuz olsa bile, hissiyatlar hesaba katılmalı hizmetlerde gruba ait mesajlarla insanlarda haset ve kıskançlığı tetiklememeli, onları hayırlı projelerden kaçıracak dayanışma ruhunu bozacak yollara girilmemelidir. Biz başkalarından ne bekliyorsak başkaları da bizden onu bekler, makul insanlık yararına temel disiplinlerin ruhuna uygun projeler üretirken başkalarının hissiyatı dikkate alınmalı, empati yaparak reaksiyona yol açacak yöntemlerden uzak durulmalıdır.
Eğer başkalarının hissiyatını gözetmezsek en masum faaliyetlere karşı bile tepkileri önleyemeyiz, başkalarından saygı bekliyorsak biz de onlara karşı saygılı olmalıyız, onların hissiyatını doğru okumalı davranışlarımızı ona göre belirlemeliyiz. Yaptığımız işlerde mensubu olduğumuz grubu öne çıkarırsak olumlu hizmetler için diğerlerinin desteğini alamayız, en faydalı işlerin dışlanıp bir kenara atılmasını engelleyemeyiz. Niye onlar yapsın biz yapalım derdine düşerlerse dayanışma ruhu zedelenir ve sizin tekliflerinize kapalı hale gelirler. Dayanışmanın olmadığı yerde semavi yardımlar kesilir...
Gülen’in bu teklifleri kendi fikri karihasından çıkmış dayanaksız yorumlar değil, onun ortaya koyduğu her düşüncenin her yorumun mutlaka dayanağı var. Farklılıkları bir kenara bırakarak dayanışmanın öne çıkarılmasında İslam’ın temel kaynakları yanında yakın tarihimizin en büyük mütefekkirlerinden biri kabul edilen Bediüzzaman’ın eserlerindeki engin genişliği bizlere sunuyor.
Bediüzzaman çağın hastalıklarını çok iyi okumuş ve onlara yıllarca kafa yorup bunlar için çözümler geliştirmiş büyük bir mütefekkir. Yaşadığı dönemde o, sadece eserlerini okuyan az sayıda talebesi üzerinde etkili olabildi. Toplumun düşünmesi tefekküre yönelmesi halinde kandırmak için kurdukları düzenlerinin yıkılacağını düşünenler onu hain ve devlet düşmanı ilan ettiler. Yıllarca Risale-i nur talebelerinin kitap okumak üzere bir araya gelmesini yıkıcı faaliyetler olarak değerlendirdi, baskınlar yapıp katılanları nur ayini yaparken yakalandı diyerek kirli bir ritüel gibi gösterdi toplum nezdinde şeytanlaştırdılar.
Hâlbuki onun hayatı boyunca mücadele ettiği üç toplumsal problemden biri ihtilaf yani ayrılıkların önenmesi idi. Toplumların kötülüğün esaretinden kurtarılması için, en önemli eserlerinden biri olan İhlâs risalesinin birinci bölümünü sadece vifak ve ittifak yani ayrılıkların ortadan kaldırılması toplumsal dayanışmanın sağlanması konusuna ayırmıştı.
Topluma hizmet üretenler arasındaki haset ve kıskançlıkla ortaya çıkan ayrışmalar için önerdiği reçeteler özetle;
-Kendi yol ve yönteminin muhabbetiyle meşgul olmalı, başkalarının kusurlarıyla uğraşmamalı,
-Her kesimle kardeşlik bağı kurabilecek birçok ortak noktanın olduğunu hesap etmeli,
-Doğru yalnız benim yolumdur diyerek başkalarını dışlayıcı tavır takınmamalı,
-Herkes bizim etrafımızda toplansın iddiasından vazgeçmeli, önderlik şerefini başkalarına bırakabilmeli,
-Kendi aramızda ve toplum kesimleri arasındaki ihtilafları körükleyen kusur ve ayıp arayışından vazgeçmeli,
-Toplumlarda dayanışmaya zarar veren nefsi müdafaa, bencillik, rekabet ve haset duygusunu terk etmeli,
-İyilikleri yüceltmenin, semavi yardımlara layık hale gelmenin dayanışmayla olacağı bilinmeli,
-Dünyayı saran kötülük cereyanlarına karşı daha geniş kesimlerle dayanışma içine girebilmeli,
-Hakkın hatırı için riyadan veya cehaletten kaynaklanan kıskançlığı terk edip görevimizin sadece anlatmak olduğu, kabul ettirmek kalabalıkları etrafımızda toplamak gibi bir görevin olmadığı prensibiyle hareket etmeli
Diyordu.
Yaşadığı dönemde oyunlarının bozulmasından korkan yönetimlerin risale-i nur talebelerini din dışı gösterip şeytanlaştırdıkları gibi bu günde kurdukları hile ve çevirdikleri dolapların bozulmasından korkan kesimler ürettikleri yüzlerce olumlu projeye rağmen hizmet hareketi mensuplarını din dışı gibi gösterip şeytanlaştırmaya çalışıyorlar.
Halbuki nasıl üstat o günlerde dağılmış İslam âleminde birlikte yaşama kültürü geliştirmek istemişse, global köy haline gelmiş dünyada Gülen de, tüm insanlığın problemlerinin çözümünün birlikte yaşama kültürünü geliştirmekten geçtiğini söylüyor. Bunun için bencillikten sıyrılıp kendini toplum içinde feda edebilen enaniyetten vazgeçip başkalarıyla uyum içinde çalışabilen hizmet gönüllüleri yetiştiriyor. İnsanın başkasını ıslahtan önce kendini ıslah etmesi gerektiğini, diğerlerini küçümseme anlamına gelen mutlak tek doğru biziz anlayışından vazgeçilmesini herkesin hizmetlerinde alkışlanacak yön aranmasını öneriyor.
Hâsılı, gönüllerin fethi için çalışan hizmet erleri tahribin kolaycılığından faydalanıp sonuca ulaşanlardan dolayı son günlerde yaşananlara üzülmemeli olumsuzluklara takılıp kalmamalı; ülke yönetimini ele geçirmek için çalışanlarla aynı kulvarda faaliyet yapılmadığından dayanışmayı bozarak, yıkarak ilerleyenlerle gereksiz rekabet yarışına girmemeli, onları hedefleriyle baş başa bırakıp kendi insanlığı yüceltme istikametindeki projelerine yoğunlaşmalıdır.
Verilen bir dakikayı kendini idam edeceklerin ahiretini kurtarmak için harcayan sahabi gibi; olumlu hizmet projelerine zarar vermek için çalıştıklarını bilsek bile herkese insanlık mesajları sunmaya devam edilmelidir.
Kaynak: http://aktifhaber.com/analiz/ismail-s-gulumser-yazdi-vifak-ve-ittifakla-buyuyup-gelisen-insanlik-projesi-h146942.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder