Birliğin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun, her yıl aday ülkelerle ilgili hazırlık sürecini değerlendirdiği rapor açıklandı. Raporda, “aday ülkeden” ziyade “önemli ortak” olarak değerlendirilen Türkiye’nin üyelikten iyice uzaklaştığı mesajı veriliyor. Raporda siyasi ve ekonomik kriterler alt başlıklar halinde inceleniyor.
Avrupa Komisyonu’nun “AB Genişleme Politikası ve 2020 Genişleme Paketi” başlıklı belgesinde, aday ülkeler Sırbistan, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Karadağ ve Türkiye ile potansiyel adaylar Bosna-Hersek ve Kosova hakkında politik ve ekonomik değerlendirmeler yer alıyor.
TÜRKİYE “ÖZEL BİR VAKA”
Türkiye raporda “özel bir vaka” olarak ele alınıyor. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında “gerilediği”, bu alanlarda, üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve organlarının kararlarını yerine getirmediği belirtiliyor. İnsan hakları ve temel özgürlükler alanlarında yasal mevzuatın ve pratikte uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ile uyumlu hale getirilmesinin gerektiği vurgulanıyor.
OHAL VE BAŞKANLIK SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ
Darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL uygulamasına Temmuz 2018’de son verilmiş olmasına rağmen, bu uygulamanın “demokrasi ve temel özgürlükler üzerindeki olumsuz sonuçlarının devam ettiği” not ediliyor. Bunun sebebinin de kısıtlayıcı bazı uygulamaların kanun haline getirilmesi olduğu kaydediliyor.
“Yasama, yürütme ve yargı arasında güçler ayrılığı olmaksızın tüm yetkilerin başkanlık düzeyinde toplanması” da, rapora göre demokratik hesap verilebilirliği ortadan kaldırıyor:
“Yürütmenin meclis tarafından denetimi zayıf kalmıştır. Başkanlık sisteminde birçok düzenleyici kuruluş ve Merkez Bankası, bağımsızlıkları hiçe sayılmak suretiyle, doğrudan Cumhurbaşkanına bağlanmıştır.”
AİHM’nin Osman Kavala kararı örnek gösteriliyor. Başkanlık sisteminin kuvvetler ayrılığı ilkesiyle çeliştiği mesajının verildiği raporda, Cumhurbaşkanlığına bağlanan Merkez Bankası’nın “bağımsızlığını yitirdiği” savunuluyor.
“GÜNEYDOĞUDAKİ DURUM BÜYÜK ENDİŞE KAYNAĞI”
HDP’li belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasına değinilen rapor, “Güvenlik ortamındaki iyileşmeye rağmen güneydoğudaki durum büyük endişe kaynağı olmaya devam etmektedir” ifadelerine yer veriyor:
“Terörle mücadele hükümetin meşru hakkı olmakla beraber, hükümet aynı zamanda bu mücadelenin hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve temel özgürlüklere uygun olarak yürütülmesini sağlamakla yükümlüdür. Terörle mücadelede alınan önlemler orantılı olmalıdır.”
65 BELEDİYEDEN SADECE 5’İ HDP’DE KALDI
Son olarak 2 Ekim’de Kars belediyesinde yapılan atamayla birlikte, HDP’nin 31 Mart 2019’da kazandığı 65 belediyeden 52’sine kayyum atanmış oldu. KHK’lı olduğu gerekçesiyle mazbatası verilmeyen ve el değiştiren belediyelerle birlikte yalnızca beş belediye HDP’de kaldı.
Raporda sivil toplum üzerindeki baskıların devam ettiği ve Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli olan kamu yönetimi reformuna kısmen/orta hazırlıklı olduğu belirtiliyor.
YARGI SİSTEMİNDE CİDDİ GERİLEME DEVAM ETTİ
Raporda Türkiye’de yargı bağımsızlığının olmadığına yönelik eleştirilere yer veriliyor ve “yargı içerisinde oto sansür ve korku ortamına neden olduğuna dair endişeler bulunmaktadır.” deniliyor:
Raporda, 2019-2023 dönemi için açıklanan Yargı Reformu Stratejisi’nin “yetersiz” olduğu belirtiliyor. Bu alanda Venedik Komisyonu tarafından dile getirilen kaygıları giderici hiçbir önlem açıklanmadığı kaydediliyor.
“Hakim ve savcı alımları ve terfilerinde nesnel, liyakata dayalı, yeknesak ve önceden belirlenmiş kriterlerin bulunmaması endişe yaratmaya devam etmektedir.”
YOLSUZLUK YAYGIN, SONA ERDİRMEK İÇİN SİYASİ İRADE YOK
Türkiye’nin AB’ye üyelik şartlarından biri olan “yolsuzlukla mücadele” konusunda da ilerleme kaydetmediği belirtilen raporda, kamu kurumlarının hesap verebilirliği ve şeffaflığının artması gerektiğine dikkat çekiliyor.
“Genel olarak yolsuzluk yaygındır ve endişe verici bir konu olmaya devam etmektedir.” denilen raporda, buna son vermek için gerekli siyasi iradenin bulunmadığı eleştirisi getiriliyor.
Örgütlü suçlarla mücadelede ise sınırlı da olsa ilerleme kaydedilse de, “suç şebekelerinin çökertilmesi konusunda Türkiye sicilini iyileştirmelidir” deniliyor.
İNSAN HAKLARI VE TEMEL HAKLAR ALANINDA KÖTÜYE GİDİŞ SÜRÜYOR
İnsan hakları alanında da OHAL döneminden kalma uygulamaların yürürlükte kalması sebebiyle kötüye gidişin sürdüğü ve “çok derin ve yıkıcı etki yaptığı” belirtilen raporda, “OHAL’in kaldırılmasından hemen sonra çıkarılan mevzuatla, gözaltına alınanları kötü muameleden koruyan önemli güvencelerin yürürlükten kaldırıldığına” dikkat çekiliyor.
AF YASASINA TEPKİ
Raporda, “Güvenilir kaynaklara dayalı işkence ve kötü muamele iddiaları rapor edilmeye devam etmiştir. Kovid-19 pandemisi nedeniyle hazırlanan tartışmalı bir mevzuat paketi 90.000 kadar mahkumun şartlı tahliyesine imkan vermiştir. Ancak terörle bağlantılı olduğu iddia edilen suçlardan tutuklu yargılanan avukatlar, gazeteciler, siyasiler ve insan hakları savunucuları bu kapsama alınmamıştır.” ifadeleri kullanıldı.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ALANINDA CİDDİ GERİLEME VAR
Raporda, ifade özgürlüğü alanında “ciddi gerileme” olduğu ve “gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar ve sosyal medyaya yönelik ceza davaları ve mahkumiyet kararlarının devam ettiği” de ifade ediliyor.
VİZE SERBESTİSİ KRİTERLERİ YERİNE GETİRİLMEDİ
Vize serbestisi için Türkiye’den beklenen kriterlerin hiçbirinin yerine getirilmediği de raporda hatırlatılıyor.
DIŞ POLİTİKADA AB İLE DAHA FAZLA ZIT DÜŞÜLDÜ
Raporda, Doğu Akdeniz’deki gerilime de değiniliyor ve şu ifadelere yer veriliyor:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, faaliyetleri sırasında sondaj ve sismik araştırma gemilerine eşlik ederek, bölge güvenliğine ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Türkiye, kapalı Maraş şehrinin statüsüne de karşı çıkmıştır. (Güney) Kıbrıs Cumhuriyeti ile ikili ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir.”
Dış politika alanında Türkiye’nin Libya’yla Kasım 2019’da imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşmaya da değiniliyor ve anlaşma, “Yunanistan’ın egemenlik haklarını göz ardı ettiği için gerilimi tırmandırmıştır” değerlendirmesi yapılıyor.
EKONOMİNİN İŞLEYİŞİ KONUSUNDA CİDDİ ENDİŞELER DEVAM EDİYOR
Ekonomik kriterler başlığı altında Türkiye ekonomisinin işleyişi konusunda sıkıntılar olduğu belirtiliyor:
“2017’den bu yana belirgin bir şekilde iyileşen cari denge, 2019’un sonunda yeniden bozulmaya başlayarak, ithalat vergilerinin ve tarife dışı engellerin önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Enflasyon çok yüksek bir seviyeden düşse de, yüksek ve hedefin oldukça üzerinde kalmaya devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) başkanının görevden alınması ve tekrarlayan siyasi baskılar nedeniyle para politikasının güvenilirliği daha da zayıflamıştır.”
Raporda, kayıt dışı sektörün küçülmediği, devlet yardımı uygulama kurallarında şeffaflık ve kurumsal yapıdaki eksikliklerin devam ettiği belirtildi.
“Gençler ve kadınlar arasındaki yüksek işsizlik seviyesi, azalan istihdam, düşük işgücü hareketliliği ve yüksek orandaki kayıt dışı çalışma ile birlikte ciddi endişe olmaya devam etmektedir.” ifadelerine de raporda yer veriliyor.
“Eğitimde kalite ve erişim açısından önemli sorunlar devam etmektedir.” değerlendirmesi yapılıyor.
AB MÜKTESEBATINA UYUMDA GERİLEME
Türkiye’nin sınırlı da olsa AB müktesebatına uyum sağlamaya devam ettiğinin belirtildiği raporda, bazı alanlarda ise gerileme olduğu hatırlatılıyor:
“Devlet yardımlarının artması ve şeffaflığın olmaması nedeniyle rekabet alanında ve bilgi toplumu ve medya, ekonomi ve para politikası, gümrük birliği, dış ilişkiler ve dış politika ve güvenlik ve savunma politikası alanlarında bir takım kilit hususlarda gerileme örnekleri devam etmiştir. Genel olarak, çoğu alanda daha iddialı ve daha iyi koordine edilmiş politikalarının oluşturulmasına ve uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.”
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN RAPORA TEPKİ
Dışişleri Bakanlığı AB Komisyonu’nun İlerleme Raporu’nu eleştirerek, “2020 yılı Türkiye raporu bu sene de AB’nin önyargılı, yapıcılıktan uzak ve çifte standartlı yaklaşımını yansıtmaktadır” dedi.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, raporda AB’nin yerine getirmediği sorumluluk ve taahhütlerine değinilmediği ancak “temelsiz argümanlarla” Türkiye’nin eleştirildiği ifade edildi.
Açıklamada, “Özellikle yönetim sistemimiz, seçimler, temel haklar, bazı yargı kararları ve idari kararlar ile terörle mücadeleye yönelik olarak alınan meşru önlemlerin yanı sıra dış, güvenlik ve ekonomi politikalarımıza ilişkin önyargılı, haksız ve orantısız eleştirileri raporun objektiflikten ne kadar uzak olduğunu göstermektedir” denildi.
Dışişleri Bakanlığı raporun siyasi kriterler ile Yargı ve Temel Haklar faslına ilişkin bölümü de eleştirdi. Bu bölümde kullanılan dilin, “Avrupa’daki AB ve Türkiye karşıtı radikal kesimleri mutlu etmekten başka bir amaca hizmet etmediği” belirtilerek Türkiye’nin evrensel değerler çerçevesinde, güvenlik ile temel haklar, demokrasi ve hukukun üstünlüğü dengesinde hareket ettiği ifade edildi.
Raporun Doğu Akdeniz’le ilgili bölümü de, “Yunan-Rum tezlerine dayandığı gerekçesiyle” eleştirildi:
Kaynak: http://aktifhaber.com/gundem/ab-ilerleme-raporu-turkiye-demokrasi-insan-haklari-ve-hukuk-devleti-alaninda-geriliyor-h150760.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder