Tr724'ten İlker Doğan'ın haberine göre Türk mahkemeleri tarafından ‘terör örgütü’ olarak kabul edilen ve bugüne kadar onlarca kanlı eyleme imza atan Selam Tevhid terör örgütüyle ilgili soruşturma operasyona dönüşmeden eski İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan tarafından jet hızıyla kapatılmıştı. Ardından söz konusu soruşturmayı yürüten 76 emniyet mensubu hakkında soruşturma başlatıldı. Sözde yargılama sonunda aralarında Ali Fuat Yılmazer, Ömer Köse, Oktay Bulduk, Yurt Atayün ve gazeteci Gültekin Avcı’nın da aralarında bulunduğu 20 kişiye ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet, 9 kişiye de müebbet hapis cezası verildi. Nasıl oldu da Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli ‘terör örgütü ve casusluk’ soruşturmasını yürüten polisler ve konuya ilişkin köşe yazısı yazan gazeteciler ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ten müebbet hapis cezasına çarptırıldı? Bir terör örgütüne yönelik soruşturma, neden ‘hükümeti devirmeye teşebbüs’ olarak yorumlandı? Bu soruya hiç kimse net bir cevap veremiyor zira soruşturma hiç bir zaman operasyona dönüşmedi. Soruşturmanın kimlere uzandığı hiçbir zaman tespit edilemedi.
SORULARLA SELAM TEVHİD SORUŞTURMASI
Peki Selam Tevhid terör örgütü soruşturması nasıl başladı? Örgütün amacı neydi? 7 bin kişi dinlendi mi? Hakan Fidan İran ajanı mıydı? İrfan Fidan soruşturmanın üzerini nasıl kapattı? Kanlı eylemlerin faili olan Hakkı Selçuk Şanlı, nasıl tahliye edildi? Şanlı’nın otomobilindeki dinleme cihazını kim deşifre etti? Hüseyin Avni Yazıcıoğlu çok gizli bilgileri nasıl elde ediyor ve kime ulaştırıyordu? Metrobüs durağındaki görüntüler nasıl elde edildi?
TR724 ABD Temsilcisi ve Yazarı gazeteci Adem Yavuz Arslan, YouTube kanalında konukları KHK’lı Emniyet Müdürü Murat Çetiner ve yine KHK’lı istihbaratçı Hikmet Kopar‘la yine çok önemli bir konuyu ele aldı; Selam Tevhid Terör Örgütü soruşturması… Murat Çetiner ve Hikmet Kopar’ın verdiği bilgilere göre İran’ın Türkiye’deki faaliyetlerinin deşifre edileceği bir terör örgütü ve casusluk soruşturması, Savcı İrfan Fidan tarafından resmen kapatılıyor. Fidan, soruşturmayı suç işleyerek kapatmakla kalmıyor, görevlerini yapan polisler hakkında da soruşturma açıyor.
SELAM TEVHİD SORUŞTURMASI NASIL BAŞLADI?
Selam Tevhid soruşturması Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’nun eşinin Bursa’da bir karakola giderek eşinin İran ajanı olduğunu söylemesi ile başlıyor. Kamile Yazıcıoğlu’nun ilk başvurusu ciddiye alınmıyor. Eşinden şiddet gördüğü için intikam almak isteyen kadının karakola defalarca gelmesi ve yanında bazı belgeler getirmesi üzerine durum terör şubeye bildiriliyor. Terör şube, istihbarat şubeye yazıyor. İstihbarat şube 7-8 ay kadar çalışma yapıyor. Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’nun Selam Tevhid Umut Davası dönemindeki Nurettin Şirin gibi isimlerle irtibatı tespit ediliyor. Durumun ciddiyeti üzerine şahsın ikameti İstanbul’da olduğu için soruşturma dosyası İstanbul’a gönderiliyor. İstihbarat Şube ise İstanbul Terör Şubesi’ne bu çalışmalarını yazıyor. Dönemin Terör Şube Müdürü Yurt Atayün de istihbarattan aldığı bilgileri savcıya iletiyor. Ve soruşturma başlıyor.
HİZBULLAH OPERASYONUNDA SELAM TEVHİD İZLERİ
Selam Tevhid terör örgütünün Uğur Mumcu, Bahriye Üçok Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy cinayetlerinin faili olmakla suçlanıyor. O dönem bu suikastlerin hepsi gizli kalmıştı; 2000’deki ‘Umut operasyonuna’ kadar. O operasyonda bu yapı çökertiliyor. Peki örgüt nasıl deşifre edilmişti?
17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz’da yapılan Hizbullah operasyonunu hatırlarsınız. Villaya polis baskın düzenlemiş ve çıkan çatışmada yasa dışı Hizbullah örgütünün lideri Hüseyin Velioğlu öldürülmüştü. İşte o villada 500 bin sayfalık arşiv ele geçiriliyor. O arşivlerde Tevhid Selam Kudüs Ordusu’na rastlanıyor. Hikmet Kopar şunları söylüyor: “İki örgüt mensubu eskiden Selam’cıymış. Hizbullah’a geçince tüm faaliyetlerini Hizbullah üst yönetimine aktarmış. CV gibi… Suikastlerini, eylemlerini vs. anlatmışlar. Emniyet’te bunlar var. Polis bu ifadelerden bu yapıyı keşfediyor ve Uğur Mumcu ve diğer suikastlerle ilgili bilgilere ulaşılıyor. Beykoz operasyonundan 5 ay sonra Umut Operasyonu gerçekleştiriliyor. Ve yapı çökertiliyor. Alınan kişiler iadelerinde İran’da eğitim aldıklarını anlatıyor. İrtibatlı oldukları İranlıların isimlerini veriyorlar. Bomba eğitimi aldıklarını söylüyorlar.”
ÖRGÜTÜN AMACI NE?
Bu sorunun cevabını da Hikmet Kopar veriyor: “Selam Tevhid, Türk mahkemelerinin kararına göre bir terör örgütüdür. Örgütün hedefi ‘Şii esaslara dayalı bir rejim kurmak. Yine Yargıtay kararında bunun için yapılacak işlemler sıralanmış. Toplumda kaos oluşturmak, kutuplaşma yaratmaz, medyayı kullanmak, keşif yapmak, suikastler düzenlemek. O hedeflere ulaşmak için örgütlerin hayali hedefleri olur. Bu bir terör örgütü, ortada bir terör faaliyeti var. Sorun sadece casusluk değil. Laik-antilaik çatışması çıkarmak istiyorlar.”
7 BİN KİŞİ DİNLENDİ Mİ?
İktidar medyası Selam Tevhid soruşturması kapsamında 7 bin kişinin dinlendiğini yazmıştı. Murat Çetiner, böyle bir dinleme yapmanın teknik olarak mümkün olmadığını anlatıyor. Toplamda 3 yıl boyunca dinlenen kişi sayısının 234 olduğunu kaydeden Çetiner, “Bu 234 kişinin tamamı sanık durumunda değildi. 7 bin rakamı tamamen uydurma. Gazetecilerin, başbakanın vs. dinlenmesi söz konusu bile olmadı. Dinlenenler arasında ne Hakan Fidan, ne Tayyip Erdoğan vardı. Sulandırabilmek için bu insanların yaptığı bütün konuşmaları, irtibatları rakama dahil etti. Dinlenen kişinin temasa geçtiği herkes dinlenmiş gibi gösterildi. İrfan Fidan ve çetesi sanki bütün bu insanlar dinlenmiş gibi bir algı oluşturdu. Böyle bir şey teknik olarak da mümkün değil.” ifadelerini kullanıyor.
HÜSEYİN AVNİ YAZICIOĞLU KİMDİR?
İstihbaratçı Hikmet Kopar, Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’yla ilgili önemli bilgiler veriyor. Buna göre Yazıcıoğlu hem askeri hem de siyasi kanatta yer alıyor: “11 yıl istihbaratta çalıştım. Çok takibe katıldım. Normalde örgütler iki kanattan oluşur. Yazıcıoğlu hem askeri kanat, hem de siyasi kanat diyoruz. Çünkü kendisinin bir takip ekibi var. Bu takip ekibiyle İran’a gidiyor. Orada bir ay kalıyor. Orada ekibine her türlü askeri eğitimi aldırıyor. Ve yine Türkiye’de, İstanbul’da takip yapıyor. Bir Özbek şahsı kendi ekibiyle birlikte takip ettiğini bizzat tespit ettik. Bu bir suç. Siyasi kanat faaliyetleri; bu şahıs Mustafa İslamoğlu’na ait Akabe Vakfı’nın Genel Müdürü… Dört ayrı sohbet grubu var; polisler, AKP’li belediye başkanları, mahallesinden bir grup ve fiziki takip ve operasyonel faaliyetleri yönettiği bir grup. İran’a elde ettiği tüm bilgileri aktarıyor. Bürokratik buluşmalar yapıyor.”
YAZICIOĞLU, ‘ÇOK GİZLİ’ BELGELERİ NASIL ELDE EDİYOR?
Hüseyin Avcı Yazıcıoğlu’nun devletin önemli kademelerinde bağlantıları var. Gizli belgeleri de bu bağlantıları sayesinde elde ediyor. Hikmet Kopar örneklerle anlatıyor: “Ulaştırma Bakanı Müsteşarı Mehmet Aycı’yla buluşuyor. Askeri projeler hakkında konuşuyor ve iki saatlik not çıkarıyor görüşme hakkında ve bunu İran elçilik çalışanına teslim ediyor. Çok gizli dereceli, yüksek çözünürlüklü tüm Türkiye’ye ait topografik haritalar ele geçiriliyor Yazıcıoğlu’ndan. Ağır cezalık suç. Bunu nereden aldı? Yücel Serdar diye bir irtibatı var ve bu belgeleri temin edip, Yazıcıoğlu’na verebilecek biri. Onunla defalarca yaptığı görüşmeler var.”
YAZICIOĞLU’NUN 20 KİŞİLİK LİSTESİNDE KİMLER VAR?
Eski emniyetçilerin verdiği bilgilere göre Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’nun yaklaşık 20 kişiden oluşan bir listesi var. Bunların hepsi ayrı birimlerde yetki ve sorumluluk sahibi insanlar. Hikmet Kopar’dan dinleyelim: “Bazılarında artı bazılarında eksi var. Hazine Müsteşarı’na artı koymuş mesela. Kamile Yazıcıoğlu bir bilgi getiriyor. Hüseyin Yazıcıoğlu’nun elinde tüm İsrail firmalarına ait bir bilgi var. Bunu ancak Hazine Müsteşarlığı’ndaki irtibatından alabilir. Hiç bir sivil kişi böyle bir bilgiyi elde edemez. Demek ki ‘artı’ koyduğu insanlarla bir ilişki geliştirmiş ve onlardan bilgi alıp, İran’a iletiyor.”
‘KAYIP’ AYDAKİ BULUŞMA NASIL DEŞİFRE EDİLDİ?
Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’nun Okmeydanı metrobüs durağında ‘üstü’ olarak bilinen İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Naser Ghafari ile yaptığı buluşma gündem olmuştu. Söz konusu görüşme 15 Ekim 2011’de gerçekleşmişti. Bu konuyla ilgili de önemli bilgiler verdi Hikmet Kopar: “İnsanlar metrobüs duraklarında kamera var zannediyor. O kameraların hepsi bizim teknikçi arkadaşlar tarafından yerleştirildi. Çünkü elimizde bir not vardı. Diyor ki Hüseyin Avni Yazıcıoğlu, “Kayıp ayın 15’inde bende bir mavi dosya, onda bir gazete metrobüs durağında buluşacağız.” Elimizde bir terör örgütü üyesi var, bunun bir üstü var ve buluşacaklar. Tespiti yapıldı bunun. Ve buluştuğu kişi (Naser Ghafari) yeşil plakalı bir otomobille İran konsolosluğa gitti. Her ayın 15’inde 30 ekip güzergahta tedbir alıyorduk metrobüs duraklarında. Her metrobüs durağına arkadaşlar yerleştirilmişti. Bu adam takibi atlatmak için 8 metrobüs durağı değiştirdi.”
SELAM TEVHİD’İN KUDÜS ORDUSUYLA BAĞLANTISI NE?
Devrim Muhafızları Kudüs Gücü, İran’ın yurt dışındaki faaliyetlerini yöneten askeri kanat. Gerisini Hikmet Kopar’dan aktaralım: “Bu farklı ülkelerde farklı taşeron örgütler yönetiyor. Türkiye’deki örgüt Selam Tevhid örgütü. Naser Ghafari, Türkiye elçiliğinde bu tür faaliyetleri yürüten kişi. Ve muhtemelen Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’ne bağlı.”
HAKKI SELÇUK ŞANLI, TAYYİP AFFIYLA SALIVERİLDİ
Emniyet, soruşturma kapsamında Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’nun irtibatlarını araştırmaya başlıyor. Bu kapsamda kanlı eylemlere katılan eski Selam’cılara bakılıyor. İki isim dikkat çekiyor. Bir tanesi Hakkı Selçuk Şanlı. Hikmet Kopar anlatıyor: “Bir bankaya bomba koyma eylemi vardı. 12,5 yıl ceza aldı, 2004’de Erdoğan affıyla tahliye oldu. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok suikastlerini gerçekleştiren Ferhat Özmen’i de yetiştiren kişi. İran’a götüren, eğitim almasını sağlayan kişi. Takibe başladık. Hakkı Selçuk Şanlı’nın birebir telefonla irtibat kurduğu bir İran’lı tespit ediliyor. Seyed Ali Abkar Mir Vekili. İran’dan geliyor. Hakkı Selçuk Şanlı alıyor ve her türlü işlemde yardımcı oluyor.”
AKP’Lİ VEKİL DE SORUŞTURMAYA TAKILIYOR
“Oradan üçüncü bir isim çıkıyor; Faruk Koca. Eski AKP milletvekili. Tayyip Erdoğan’ın böcek tespit edilen Keçiörendeki evinin sahibi. Bu ekibin tek bir amacı var. Hakan Fidan’la irtibat kurmaya çalışıyorlar. Hakan Fidan’la direkt irtibat kurmuyorlar. Faruk Koca, Fidan’dan aldığı bilgileri Mirvekili’ye ve Hakkı Selçuk Şanlı’ya aktarıyor. Mir Vekili diplomatik pasaport sahibi. VİP’ten giriş yapıyor ancak hiç bir İran’lı bir devlet görevlisi onu karşılamıyor. Hakkı Selçuk Şahin eski arabasıyla onu alıyor. Mirvekili İran’dan getirdiği parayı Şanlı’ya veriyor. Şanlı da o paraları Selam Tevhid davasında ceza almış olan insanların ailelerine aktarıyor.”
HAKAN FİDAN İRAN AJANI MI?
Herkesin cevabını merakla beklediği bu soru da soruluyor eski emniyetçilere. Murat Çetiner şunları söylüyor: “Dosyada hiçbir zaman Hakan Fidan’ın İran ajanı olduğu şeklinde bir ifade kullanılmadı. Ancak Hüseyin Avni Yazıcıoğlu’nun Bilgehan Ahmet Arslan’la yaptığı bir görüşme var. Söz konusu görüşmede Arslan’ın sorusu üzerine Yazıcıoğlu, “Tanıyorum, derslerde beraberdik.” diyor Hakan Fidan için. İran ajanı olduğu net olan isimlerin Hakan Fidan’ın gıyabında bir takım çalışmalar yaptığını ve onun üzerinde şüphe uyandıracak şeyler olduğunu gösteriyor. Hakan Fidan’a ’emin’ kod adı verilmiş mesela. Hizbullah operasyonunda çıkan notlarda var bu kod isim. Hakan Fidan’a ‘İran ajanı’ diyemiyoruz ancak iddialar çok ciddi. En azından Hakan Fidan’ın Türkiye’nin istihbarat teşkilatının başında olmamasını gerektirecek kadar ciddi iddialar bunlar.”
İRFAN FİDAN SORUŞTURMAYI NASIL KAPATTI?
Selam Tevhid terör örgütü soruşturması İrfan Fidan tarafından kapatılmıştı. 21 Temmuz 2014’te. Yetmedi, soruşturmayı yürüten 76 polis hakkında soruşturma açıldı. Murat Çetiner, İrfan Fidan’ın dosyayı kapatmak için suç işlediğini anlatıyor: “Soruşturmanın gizliliğini defalarca ihlal etti. Hakkında soruşturma yürüttüğümüz insanlar hakkında İran elçiliğine, “Bunlar sizin adamlarınız mı” diye yazı yazdı. Hakkı Selçuk Şanlı’nın arabasında dinleme cihazı vardı. Dinleme cihazı daha arabadayken ve soruşturmada henüz takipsizlik kararı bile verilmemişken, soruşturmanın gizliliğini ihlal gibi çok büyük bir suç işliyor ve Hakkı Selçuk Şahin’ın çağırıyor. Arabasının neresinde dinleme cihazı olduğunu söylüyor ve söktürüyorlar. İrfan Fidan ‘müşteki’ oluşturmaya çalışıyordu bizim hakkımızda. İran’a yazı yazmasının sebebi de bu. Ancak bunları yaparken bir sürü hata yapıyor, suç işliyor. Mirvekili’nin ses kaydı birçok devlette yoktur. Kudüs Gücü Generalidir. Mirvekili’nin ses kaydı Hakkı Selçuk Şanlı’nın arabasında yapılan aramayla elde ediliyor. Soruşturmayı deşifre ediyor. İrfan Fidan, azılı bir suçludur.”
Kaynak: http://aktifhaber.com/analiz/adan-zye-selam-tevhid-sorusturmasi-h153978.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder