İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
Bilgisayarların ve internetin çok hızlı olduğu günümüz dünyasında bilgiye erişmek oldukça kolay hale geldi. İnsanlar oturdukları yerden her tür bilgiye anında ulaşabiliyor, alternatifler arasından seçecekleri herhangi bir yolla istediklerini öğrenebiliyor. Hemen her alanda üretilen bilgilerin veri bankalarında depolanması ve tarama motorlarıyla depolanan bilgilere anında erişilmesiyle kaynaklar büyüyerek çeşitleniyor.
Bütün bu değişime rağmen kitap okuma asla önemini kaybetmiyor.
Gelişmiş ülkelerde;
-Sağlıklı düşünce yapısına sahip bir toplum oluşturulması,
-Düşündüklerini yazılı ya da sözlü olarak doğru ifade edecek donanımda bireyler yetiştirilmesi için “kitap okuma alışkanlığı kazandırma” eğitimin en önemli hedeflerinden biridir.
Her şey öğrenmeye bağlıdır, Bediüzzaman “Ahir zamanda bütün güç ve kuvvet bilimin eline geçti” demektedir. Bilgisi ve kültür düzeyi yeterli olanlar ayakta kalabilir, bugün olmazsa yarın topluma yol gösterici hale gelebilir. Bilgi toplumları ürettikleri en küçük proje ile dünya geneline hitap etmektedir.
Vatandaşlık bilincinin geliştiği ülkelerde eğitim sistemi okumaya göre düzenlendiğinden her alanda üretilen yayınlar alıcı buluyor. Bu yolla etik ilkelere bağlı ahlaki değerler bakımından sağlam karakterli yurttaşlar yetişiyor.
Çok kültürlü bir ülke olmasına rağmen ABD de yaşayanların sahip olduğu aidiyet duygusunun arkasında kitap okuma alışkanlığının kazandırdığı ortak değerler vardır. Demokratik değerlere bağlılık bilinci geliştiği, kuvvetler ayrılığına bağlı olarak herkesin görev ve sorumluluklarının belirlendiği için kimsenin sistemi bozmasına izin verilmiyor, etik olmayan teklifler devletin en üst kademesinden bile gelse alt kadrolar karşı koyabiliyor. Bütün bu kültürün oluşmasında okuma alışkanlıklarının rolü büyük, okumayla kazanılan bağlıkla görevliler olaylara sağlıklı tepkiler veriyor.
Türkiye’de de ideolojik hatalar bir kenara bırakılırsa, okumaya ilgi duyan kesimlerin daha dengeli, etik değerler bakımında daha ölçülü bir tavır sergilediği görülür. Provakatif eylemlerle toplumlara yön vermeye çalışan kirli odaklardan en az etkilenenler karakteri oturmuş olaylara sağduyu ile yaklaşabilen okumuş kesimlerdir.
Öne çıkmamaya özen gösterseler de bu konuda en iyi örnek, bugüne kadar her şartta soğukkanlılığını koruyabilen sağlıklı değerlendirmelerle çevrelerine yol gösterici olabilen hizmet gönüllüleridir. Onlar toplum geneline göre okumaya daha çok zaman ayırdıkları için daha olumlu alışkanlıklar kazanmış daha düzeyli davranışlar ortaya koyan seçkin bir topluluğa dönüşmüştür.
Geniş toplum kesimlerinin art niyetli senaryolardan etkilendiği sıra dışı dönemlerde dirençlerini koruyabilen okuyarak olaylara sağlıklı yaklaşma bilinci kazanmış hizmet gönüllüleri olmuş onlar;
-70’li yıllarda, ülkedeki provakatif öğrenci olaylarından uzak kalmayı başarmış,
-80’den sonra, yönetime el koyanların baskılarından korkup bir kenara çekilmemiş,
-98’den sonra, 28 Şubatçıların hileli oyunlarını soğuk kanlıkla savuşturmasını bilmiştir.
Bugünde, ülke yönetimini gasp etmek amacıyla yaptıkları darbeyi başkasının üzerine atarak saklamaya çalışanların en acımasız baskıları karşısında nerdeyse tüm toplum kesimleri boyun eğmiştir. Ancak onlar her türlü şiddet tehdit ve şantaja katlanıp suça ortak olmamakta sağlıklı tavırlarını korumaktadır.
Fethullah Gülen hoca efendi, yıllarca bıkmadan usanmadan geliştirdiği farklı kitap okuma ortamlarıyla okul hayatından sonra okumayı terk eden bir toplumdan okuyan ve öğrenen kadrolar çıkarmayı başardı.
-Kestane pazarında köyden gelmiş Anadolu çocuklarını kitap okumanın zevkiyle tanıştırdı.
-Yetiştirdiği talebeleri okuma alışkanlığını yaygınlaştırmak için civar beldelere gönderdi.
-Gidilen yerlerde öğrenciler esnaflar için kitap okuma ortamları hazırlandı.
-Öğrenci evlerinde namaz sonrası kitap okuma programları birkaç aylık yaz kamplarıyla devam etti.
-Onları, yurtlar-dershaneler-okullar-üniversiteler takip etti.
-Gençlerin kitap okumasıyla başlayan seferberlik daha sonra her yaş ve meslek grubuna doğru yaygınlaştı.
-Öğrenciden esnaf-memur-işçilere kadar haftalık sohbetlerle dönemlik kamplarla, sene içinde yatılı programlarla katılımcıların birlikte kitap okuduğu sayısız proje geliştirildi.
- Okumayla kendini geliştirenler kirli senaryolarla ülkeye yön vermek isteyenlerin oyununa gelmedi.
Kitap okumanın zevkine ulaşmış hocaların rehberliğinde öğrencilerden başlanarak geniş toplum kesimlerine ulaşıldı kitap okuma ve olumlu davranış kazandırma amaçlı programlar düzenlendi.
Hayatı boyunca topluma kitap okuma alışkanlığı kazandırmayı hedefleyen hoca efendi bu hafta yayınlanan yazıda “sistemli kitap okuma”nın önemini anlatıyor. Ülke değerlerini yansıtan kitapların yasaklandığı dönemde, az sayıdaki her tür kitabın (Minye’li Abdullah gibi) kapışıldı. Ancak bugün farklı akımların tesirinden kurtulmak isteyenler seçici olmalı kendileri için faydalı eserlere öncelik vermeli diyor.
Okumayanlar geleceğimize faydalı olacak konulara yoğunlaşmakta zorlanır, günlük aktüellerden kurtulamaz ve dejenerasyondan kendini koruyamazlar. Kitap okuma terk edilince TV ve internet aracılığı ile güncelde kaybolan ekranda gördüklerine göre tavır belirleyen uydu karakterli gençlik toplum için önemli bir sorun haline gelebilir, en dindar aile çocukları bile beklenmedik davranışlar ortaya çıkabilir.
Din adamları da okumayı terk eder, günümüz yeniliklerine uzak kalırlarsa yanlıştan kurtulamazlar, onların hataları dine mal edilir ve bu ciddi itibar kaybına yol açar. Bir ilahiyatçı dini ilimler yanında belli ölçüde pozitif bilimlerle de meşgul olmalı onlardan aldığı örneklerle konusunu zenginleştirmelidir ki topluma faydalı olabilsin. Farklı konularda genel kültür kazandırıldıktan sonra birikimlerini çağın problemlerini çözmede kullanan Bediüzzaman gibi din adamları toplum üzerinde etkili olmuş, din hakkında üretilen şüphe bulutlarını dağıtmıştır.
Günümüz toplumuna faydalı olmak isteyenler, toplumların yeniden değerlerle buluşmasının önemine inananlar Kuran’ın dini hükümler yanında kâinata dikkat çeken üslubunu örnek almalı, eğitimciler birikimlerini varlıklılar imkânlarını yüksek donanımlı insan yetiştirmek için kullanmalıdır.
Geride kalmak istemeyenler ilgi duyduğu alandan başlamak suretiyle hayatlarını öğrenmeye göre düzenlemek zorundadır. Sadece alanımızla ilgili kitap okumayla sınırlı kalmamalı, her birey kendine durumuna göre ek okuma ve öğrenme faaliyetine katılmalıdır.
Dijital kitaplar okunsa bile özellikle değerler eğitimi konusunda basılı kitaplar tercih edilmeli, zihin gelişimine vesile olması isteniyorsa kitabı roman gibi okumaktan vazgeçilmeli;
-Tek başına altını çizerek ya da,
-Grup içinde karşılıklı müzakere edilerek, okunmalıdır ki yoğunlaşma olsun ve kitap kalıcı iz bıraksın, farklı bakış açıları ve birikim kazandırsın.
En faydalı okuma yolu karşılıklı fikir alışverişlerinin yapıldığı grup ortamlarında olmaktadır, Peygamberimiz(SAV) birlikte ilim öğrenilmesini teşvik etmiş, birden fazla kişinin baş başa verip konuları etraflıca irdelemesini özendirmiştir. Karşılaştırma yoluyla yapılan kitap okumalar, uzmanların yorum farkları daha etkili olmaktadır.
-Bir grup okudukları konuda fikir alışverişi yapıyorsa yepyeni şeyler ortaya çıkmakta,
-Detay hakkında bilgisi olanların yapacağı değerlendirmelerle konular çok yönlü olarak incelenmekte,
-Diğer eserlerden örneklerle genişletilen, gruptakilerin katkısıyla zenginleştirilen konular daha yararlı olmakta,
-Belli aralıklara okuma usul ve yöntemi değiştirilmesiyle katılımcılar daha dikkatli hale getirilmektedir.
İnandığımız değerlerin bizden beklediği sorumlulukları doğru yapabilmek için;
-Başta ilmihal bilgileri olmak üzere ahlak ve muamelata dair kitaplar okunmalı,
-Kuran’ı daha iyi tanımaya çalışmalı,
-Efendimizin(SAV) hadislerine aşinalık sağlanmalıdır.
Böylece çalıştığımız alanda kendi değerlerimizle çelişen tavırlardan uzak kalabileceğimiz unutulmamalıdır.
Faydalı olduğuna inandığı değerleri insanlara aktaracaklar daha çok kitap okumalı, daha doyurucu bilgiye sahip olmalı hem dini hem dünyayı daha iyi öğrenmeli ki günümüz ihtiyaçlarına cevap vererek ikna edici olabilsin. Bütün bu donanım ancak okuma alışkanlığı ile kazanılır, okumayan çocuklarını bilgi yoksunu olmaktan kurtarmakta zorlanır, insan okumaya önce kendi başlamalı sonra bunu okumanın zevkini yaygınlaştırmak için çabalamalıdır.
Sadece ailede değil bulunduğumuz her yerde küçük de olsa bir grupla başlayan okumalar kısa sürede gelişip binlere ulaşır. Bu yüzden okuma programlarında birikim kazananlar topluma rehberlik yapmış Türkiye’den dünyaya açılan hizmetin motoru olmuştur.
Kaynak: http://aktifhaber.com/analiz/ismail-s-gulumser-yazdi-okuyan-toplum-beklentisi-h156325.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder