İsmail S. Gülümser’in yazısı: Bilim, insanı merkeze alan anlayışla yeniden düzenlenmeli - TRHABER

TR Haber | Tüm Haberler | @Tr__Dunya @Tr__Spor @Tr__WEB @trhbr1 @Tr__Teknoloji hesaplarımız twitter tarafından kapanmıştır. ==>> @Tr_Hbr_ @TR__Tube @Magduriyetler_ @Tr__Ekonomi Tr__News hesapları aracılığıyla yayındayız.

 TR NEWS
LightBlog

29 Nisan 2024 Pazartesi

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Bilim, insanı merkeze alan anlayışla yeniden düzenlenmeli

İslam dünyasının araştırmaya ilgisi azaldı, bilime merak fantezi gibi görüldü, yenilikler hayranlıkla izlendi ama katkı yapmayı düşünen olmadı. Bu yüzden neredeyse günümüzün teknolojik gelişmelerinin hiçbirinde Müslümanların adını duyuracak bir eser ortaya konmadı. İyilik elçisi gibi görünenler, bilme mesafeli durunca araştırmalar kimi zaman vesayetçilerin eline geçti, objektif olmayanların kontrolünde bilimsel çalışmalar yanlışa hizmette kullanıldı.    

Değer yargısında uzak olanlar bilimle öne çıkınca toplumlar, bazen ahlaki değerleri tahrip eden materyalizmin, bazen musibete dayanma gücünü yok eden natüralizmin etkisine girdi. İnananlar, tesirsiz olunca komünizm rağbet gördü, despotik yönetimler kitle imha silahlarıyla dünyayı tehdit etti, insanlık devasa problemlerle karşılaştı. Sevgi ve şefkat yoksunu anlayışların hâkim olduğu yerlerde halk bunalımdan bunalıma sürüklendi.

Her şeye pozitivist bir bakış açısıyla yaklaşanlar, hadiselere anlamlı kılacak bir yorum getiremedi. İnsanı merkeze almayan bilim fayda yerine problem üretti. Geleceğimizi aydınlatacak çapta büyük beyinlere ahlaki değerler kazandırılamadı, maddeci akımların tesirinde kalanlar zararlı işlerin aparatı oldu. Mesela bir dönem tabii bilimlerde herkes hâkim görüş olan evrimi kabule zorlandı, sahte delille evrime destek arayanlar ortaya çıktı.

Bilim dünyası, zaman zaman yeniliği kazanca dönüştürme önceliğiyle hareket ettiğinden yüksek motivasyonla çalıştı, ancak ürettiklerinde önce kendi kazancı sonra toplum yararı düşünüldü. Çok faydalı bir buluş için sermaye sahipleri patenti satın alınca yararlanıcılar, bu hizmetlere çok yüksek bedellerle ulaşmak zorunda kaldı.

Başarılı çalışmalarıyla bulunduğu topluma yol gösterecek onların, dünya ve ahiretine katkı sunarak her konuda rehberlik yapabilecek iyi örnek çok sınırlı. Birikimi, teknolojisi, eğitimdeki başarısıyla öne çıkanlar topluma derdini anlatabilir. Bu konularda etkisini kaybedenler yüksek değerlere sahip olsalar çok faydalı teklifler getirseler bile ilgi uyarması ve yol gösterici olması hayal. Daha iyi eğitim için herkesin batıyı tercih ettiği bir dönemde materyalizmin etkisinden çocuklarınızı bile korumak zor.

Bugün siyasetteki konumunu her şeyden önemli görenler, maddi beklentiye girer zamanını dünyevi çıkar peşinde koşmaya harcasa topluma bu türden yüksek hedef veremez. Başkasına katkıyı düşünmeyen çok büyük yetenekler, üst düzeyde görev ve imkana sahip olsalar mesleklerinde iyi bir başarı yakalasalar da bu fırsatı insanlık için kullanmayı aklına getirmez. Kariyerine takılanlar başkasına yardımı unutur, çıkarın öne geçtiği yerde üretilen hizmetler bencilce harcanır.

Bilimsel çalışmalarda bakış açısını değiştirecek bir açılıma ihtiyaç var, tüm toplumların daha insana yakışır bir hayat sürmesi hedefiyle hareket edecekler, buna yeterince yoğunlaşabilirse hem alanında yüksek bir motivasyon yakalayabilir hem de insanlığın geleceği için kaygı duyan bir anlayış öne çıkar. Toplum faydası için çabaya ibadet nazarıyla bakan bir din mensupları ayrıntılar hakkına titiz çalışma yaparsa verim alınır. İmkân ve fırsatları doğru yerde kullanacak gönlü zengin insanların olduğu yerde problemler daha hızlı çözülür. Olumlu katkı düşünenler eğer evrensel değerler öncelikli bir anlayışla çalışırsa maddi beklenti ikinci planda kalacağından üretilenlerin yanlış yerde kullanılması önlenir.

Gelişmeye sebep olan her olayın arkasında genelde ciddi bir gayret vardır, bu heyecan için gerekli motivasyonu yakalayanlar art niyetsiz araştırma yaparsa daha sağlıklı bir sonuca ulaşılır. Dünyanın geleceği, bilimi sadece insanlığın faydasına kullanacak kar hesabıyla onu kötü ellere teslim etmeyecek güçlü irade sahiplerine muhtaç. İnananların kendi değerlerini doğru yansıtmasının yolu da kâinatı doğru okuma daha fazla kafa yormadan geçiyor.

Dinin bize kadar aktarılmasında önemli rol oynamış büyüklerin en belirgin özelliği kedilerini topluma adamış olmaları Onlar, olabildiğince dünya hayatının zevk ve lezzetlerinden uzak bir hayat yaşamış, kendilerini tümüyle ilgilendikleri alana vermiş ve çok büyük eserler ortaya koymuşlar. Bir konuya kendini vakfetmiş bu insanların performansı hepimize örnek olmalı. İnanmış insanlar en az maddi çıkar beklentisiyle çaba harcayanlar kadar kendini gerçekleri arama işine vermelidir ki daha başarılı ve umumun faydasına işler üretilsin.

Okunan her kitap insan farklı bir ufuk kazandırdığı gibi, kâinatta bir kitap gibi araştırıcılar için müthiş gizemler içeriyor ve sadece onu, okuyup anlamaya çalışanlara sırlarını açıyor. Detaylarla uğraştıkça bazen tüm bildiklerimiz sorgulatacak yenilikler ortaya çıkıyor. Batılı bilim adamları, bu hazinelerin keşfinde önemli mesafeler aldı, eşya ve hadiseleri didik didik edip belli sonuçlara ulaştılar. Zaman zaman kişisel görüş ve beklentiler karışsa da genelde belgesellerde dudak uçuklatacak gizemler hayranlıkla izlendi.

Hedefi olanlar başarıya ulaşmak istiyorlarsa kendilerini gerçeği aramaya adamalı, büyük bir aşk ile çalışmalı ve sık sık bir araya gelip istişarelerle kazanılan başarılar ortak havuza aktarılmalı. İlgi duyulacak anlamlı işler yapmak isteyenlerin, tenkit edilecek faaliyetlerden uzak durması takdir edilecek başarılı hizmetlerle gönül fethetmesi halinde dikkatleri çekebilir.

Böylece arkadan gelenler için büyük bir fırsat kapısı aralanır, yeni yetişenlerin her türlü çalışmayı yapacağı ortamlar hazırlanarak nesillere büyük bir motivasyon verilir. Çevremizde araştırma merakı olanlar sürekli rehabilite edilir, çalışma azmi olanlar kamçılanır, onların ilme olan iştahlarını artırmak için heyecan uyaracak alt yapılar hazırlanırsa sonuç alınır. İlerleyen zaman içinde çalışmanın zevkiyle tanışanlar kendinden motorlu hale gelir onlar da başkalarına destek yolu aramaya başlar. Bu işlerde hemen başarı beklemek hayalcilik olur, ancak sabır ve sebatla uzun soluklu mücadeleyi sürdürenler kazanır.

Yani insan üzerinde çalıştığı konuya kendini tam vermeli o işe kendini adamalıdır ki olumlu sonuca ulaşsın. Gerçeği arayıp bulma gibi bir motivasyonla çalışanlar, önlerine çıkan engellere takılıp kalmayacak, maddi vaatlerle üretileni sahiplenmek isteyenlere meyletmeyecek, gelişmelerin bencilce kullanılmasına izin vermeyecektir. Maddi imkansızlıklar içinde kıvranıyor olsa bile kısa yoldan köşeyi dönme gibi bir hedefle hareket etmeyen idealist insanlar, bulunduğu toplum için daha faydalı hizmet üretecektir.

Yüce yaratıcı insanı oldukça üstün özelliklerle donatmış bunun farkında olan ve aşağılık psikolojisinden kurtulup ilgi duyduğu alanda bugüne kadar yapılanların üstüne yeni bir şeyler koymaya çalışanlar, kendini o işe vakfederlerse kimsenin ulaşamadığı hedeflere ulaşabilir. Bu konuda tüm dünyanın imrenerek izlediği gönüllüler çok büyük efor sarf ettikleri için her faaliyette başarıya ulaştı, toplumların gözdesi oldu bunun sebebi; ürettikleri hizmetlerde en az hayatı dünyadan ibaret görenler kadar ayrıntıları hesap edip gerekli şartları yerine getirme gayreti yatıyor. Çaba göstermeden ilahi yardım beklemek ona karşı saygısızlık olur dedikleri için işi kadere havale edip elleri kolları bağlı oturmadılar.

Bir diğeri çalışmalarında bencilliğe yer vermemeleri, kazandıkları her şeyi başkalarıyla paylaşmaları. Hizmet projelerinin farkı üzerine kafa yoranlar, katılımcıların büyük bir özveri ile işine bağlı olduğunu, kendinden çok başkasına katkıyı düşündüğünü gözlemledi. Branşında deneyimli öğretmenler meslektaşlarına yıllarca elde ettiği birikimi hiç çekinmeden aktarınca herkesin başarısında etkili yöntemler ortak havuzda toplandı, bencilliğin olmadığı yerde ve yeniler tecrübelilerin tempo donanımıyla meslekte başarılı oldu.

Gönüllüler, ilahi yardım rüzgarını arkalarına aldıklarında kazanılan mesafe hayranlıkla izlenmektedir. İslam tarihi boyunca hiçbir dönemde elde edilmemiş başarılara bu çaba ile ulaşılmıştır. Bu türden gayretler tıkandığı dönemlerde sabredip devam edilirse mutlaka netice alınır onların sabır ve sebatı ilahi yardımlarla desteklenir. Yüksek hedef peşinde koşanlar engeller karşında direnirse, başarının sihirli kapıları açılır.

Daha fazla öğrenciye ulaşma onları yüksek değerlerle buluşturmak için koşturup duran gönüller. Türkiye’de ve dünyada yakaladıkları çok yüksek performansla fark oluşturdukları gibi bugün hakikat peşinde koşma motivasyonu ile yola çıkanlar özveri ile kendini çalışmaya verirse çok büyük bir sinerji imkânı doğar.

Bir işe kendini adamış olma onda başarılı olmanın en önemli anahtarlarından biridir, Gönüllüler bugüne kadar insanlığa olumlu katkı sunmaya kendilerini adadıkları ve bu konuda geçmişte kendilerinden büyük fedakârlık yapmaya alıştıkları için deneyimlidir. Nasıl faaliyet alanlarında yapılacak çalışmalar için gece gündüz demeden mesai anlayışına takılmadan, maddi çıkar peşine düşmeden göz kamaştıracak hizmetler ürettilerse şimdilerde her gönüllü çalıştığı alanda benzer bir adanmışlıkla farklı kapılar aralayabilir.

Onların bencillikten uzak bir tarza ortaya koydukları heyecan dalga dalga aşağıya doğru yayılır, elini taşın altına koyanlar artar yükler daha kısa sürede kaldırılır ve sonuçlar hız kazanır. Gerçeğin peşinde koşan bireylerin tek başlarına başardıklarına bakılırsa kalabalık bir grubun dayanışma içinde sürekli istişarelerle görev taksimatı yaparak gerçeği araması işlerin hızını artırır, ibadet aşkı içinde yapılanlar ilahi yardımı celp eder.   

*Fethullah Gülenin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.

İsmail S. Gülümser



Kaynak: https://aktifhaber.com/analiz/ismail-s-gulumserin-yazisi-bilim-insani-merkeze-alan-anlayisla-yeniden-duzenlenmeli.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder