İsmail S. Gülümser
Cemaate ait kurumlar 28 Şubat gibi demokratik normların ortadan kaldırıldığı dönemlerde ciddi baskı görmüş, arka arka baskın denetimlerle kapatılmak istenmiştir. Ancak art niyetle yapılan denetimlerde bile müfettişler kurumların işleyişinde en küçük bir problem tespit edememiştir.
MGK da askerler cemaate bağlı eğitim kurumlarını kapatması için Ecevit’e baskı yapmış, o askerlerin antidemokratik yöntemler kullanarak re’sen kapatma teklifine karşı çıkmıştır. Denetim elemanları göndererek bu kurumlarda varsa bir problem konunun demokrasi sınırları içinde kalarak çözülmesinde ısrar etmiştir. DSP'li sosyal demokrat bakanlardan Hikmet Uluğbay ve Metin Bostancıoğlu döneminde askerlerin baskısıyla tüm cemaat kurumları eğitim, maliye ve çalışma bakanlığı müfettişlerince abluka altına alınmış bahaneler bulunup kapatılması istenmiştir.
Binaların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı, vergi ödemelerinde usulsüzlük olup olmadığı, eleman çalıştırmada kusuru olup olmadığı yönünden kurumları en ince ayrıntısına kadar inceleyen müfettişler kurumlar hakkında takdir raporları düzenlemiştir.
O dönemde eski eğitimcilerden birinin MEB Teftiş Kurulu Başkanından işiterek aktardığı;
“Biz cemaate ait kurumları kapatmak için müfettiş gönderiyoruz onlar gittikleri kurumlar hakkında methiye dolu raporlar hazırlıyorlar, böyle rapor alan kurumları nasıl kapatalım” yönündeki itirafları kurumların ne kadar düzenli çalıştığını anlatmak için yeterlidir.
Sık sık demokrasinin kesintiye uğradığı ülkemizde cemaat kurumları kendilerini en anormal dönemlere göre hazırlamış, art niyetli kapatma girişimlerinden korunmak için diğer kurumlardan daha düzenli davranmış, yasal sınırlara daha çok dikkat ederek çalışmayı tercih etmiştir.
HUKUKİ YOLLARLA BAŞARILAMAYINCA AKP HUKUK DIŞI YÖNTEMİ SEÇMİŞTİR
Geçmiş dönemde ideolojik nedenlerle cemaatin en masum faaliyetinden (moral değerler eğitimindeki başarısından) rahatsız olan art niyetli bazı kesimler demokratik devlet birimlerini bu kurumları kapatması için zorlamış, ancak cemaat demokrasi sınırları içindeki bu kötü niyetli yaklaşımlara çözüm geliştirerek savuşturmuştur.
Son yıllarda iktidar partisi de kendi radikal gençlik yetiştirme projesine engel gördüğü cemaat kurumlarının birikimiyle rekabet şartlarında yarışmayı göze alamadığı için kolaycılığa kaçmış, önce karalama kampanyaları ile yıpratmış, yeterli olmadığını ve uzun zaman alacağını görünce kapatarak kurumları ortadan kaldırmaya yönelmiştir. 2013 yılından beri zaman zaman hukuk dışı yöntemlere yönelen bu girişimlerle cemaat hukuk sistemi içinde kalarak mücadele etmiştir.
İktidarın hukuk normlarının geçerli olduğu bir ortamda cemaatin hiçbir eğitim kurumunu ya da insani projesini suç bulup kapatması mümkün değildir. İnsani projelere hukuki yollarla engel olamayan iktidar partisi polise verdiği hukuk dışı talimatlarla kurumların bir bölümünü darbeden önce, kalanını da OHAL ile elde ettiği ülkeyi tek başına yönetme yetkisini kullanarak sudan bahanelerle kapatmıştır.
İktidar partisi geçmiş dönemde cemaati yok etmek isteyen askeri yönetimler kadar bile titizlik göstermemiş, cemaat kurumlarını hukuk dışı yöntemlerle iki aşamada re’sen kapatmıştır. Bununla da yetinmemiş gerekçe gösterme gereği bile duymadan kapattığı kurumlar hakkında savcılardan suç uydurmalarını istemiştir.
İddianamelerde, tüm muhaliflerine sırayla eritip yok etme planı uygulayan iktidar partisinin kendi hedeflerine engel olarak gördüğü cemaatin hoşgörüye dayalı olumlu projeleri hakkında ürettiği dayanaksız yalan ve iftiralar dışında suç yer almadığı gibi yapılan suçlamaların hiçbir hukuk sisteminde karşılığı yoktur.
İŞKENCEYLE İMZALATILAN VERGİ KAÇIRMA İFTİRALARI
Ülkemizde vergi dilimlerinin yüksek olmasından dolayı bazı kurumlar gelir gider dengesi kuramamakta ve kayıt dışı yöntemlere yönelmektedir. Diploma vermek zorunda olan okullarda kayıt dışı işlem mümkün olmasa da, sınavlara hazırlık yapan dershaneler belge vermediği için bazı kurumlar hizmetlerinin bir bölümünü kayıt dışı olarak yürütmeyi seçmiştir.
Her yıl üst okul sınavlarına 3 milyon civarında öğrenci girmiş ve kapatılmadan önce bu öğrencilerin çoğu dershanelerden yararlanmıştır. Hâlbuki dershanelere kayıtlı toplam öğrenci sayısı 1 milyon civarında kalmıştır. Sadece bu rakamlar bile dershanelerdeki kayıt dışı uygulamalar hakkında bir fikir vermektedir.
Bazı dershaneler öğrencilerin bir bölümüne kayıt dışı öğrenim verirken, öğretmenlerinden bazılarını da kayıt dışı çalıştırmıştır. Kapatılmadan önce dershanelerde yaklaşık 40-50 bin civarında öğretmen çalıştığı görülmektedir. Gerçek rakamın bundan fazla olduğu, bazı öğretmenlerin kayıt dışı çalıştığı konun taraflarınca bilinmektedir.
Dershanelerde kayıt dışı uygulamalara taviz vermeyen en dikkatli çalışan kurumlar cemaate bağlı kurumlardır. Dershanelerin çoğunda öğretmenler ders saat ücreti karşılığı çalışırken cemaate bağlı dershaneler kadrolu eleman çalıştırmış, sık denetim baskısından dolayı öğrencilerin kayıtlı olmasına çok özen gösterilmiştir. 2013 den beri iktidar partisinin yaptırdığı sıkı mali denetimlerden de cemaat dershaneleri yüz akıyla çıkmıştır.
Bu durum her ilde diğer eğitim işletmeleri ile cemaate bağlı olanların öğrenciden alınan ücrete karşılık ödediği KDV ve çalışanlar için ödediği muhtasarlarda açıkça görünmektedir. Her dönem farklı kesimlerin yaşattığı baskılar nedeniyle birçok ilde cemaate bağlı kurumların diğerlerinin toplamına yakın KDV ve muhtasar ödediği vergi dairelerince bilinmektedir.
Savcıların, diğer kurumlarla karşılaştırma yapmaları halinde cemaatin gelir ve giderlerin kayıtlı olmasında ne kadar titiz olduğu görüleceği için bu karşılaştırmalardan kaçındığı, işkenceyle cemaat kurumlarının vergi kaçırdığı yönünde iftiralar atılarak kurumları karalamaya yöneldiği görülmektedir.
Hem kurum bina ve donanımları, hem öğretmen kadroları, hem de verilen hizmetlerin yasalar çerçevesinde yapılması konusunda diğer kurumların çoğundan daha düzenli daha hassas çalıştığı bilinen cemaatin eğitim kurumlarına bahaneler uydurup farklı suçlamalar yönelten savcılar, diğer kurumlarda yaşananları gözlerden saklamaya çalışmaktadır.
BİNALARIN KULLANIMI
İktidar partisi savcıları hazırladıkları iddianamelerde kurumların yasalar gereği yapmaları zorunlu olan birçok faaliyeti yasadışı bir faaliyet gibi gösterme gayreti içine girmiştir. Suçlamalardan bir bölümü cemaatin eğitim kurumlarına ait binaların kullanımıyla ilgili konular oluşturmaktadır.
Binaların üst katlarında bulunan toplantı salonları yasadışı işlerin yapıldığı yerler gibi gösterilmiştir. Hâlbuki kurum binalarında odaların hangi amaçla kullanılacağı bakanlığın hazırladığı standartlar yönergesine göre belirlenmekte ve açıldıktan sonra binaların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı müfettişlerce sürekli denetlenmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi en art niyetli müfettişler bile kurumların amacı dışında kullanıldığına dair küçük bir delile rastlamamıştır.
Savcılar, tüm dünya da ısrarla üzerinde durulan “okullar o semtin yaşam merkezi olmalı, okullar hayat boyu eğitim kapsamında her gün 7/24 faaliyet yapmalı ve tüm toplumun eğitiminde aktif rol almalı” yönündeki son dönem bakanlık talimatlarını görmezden gelmiştir.
Bilindiği gibi cemaat kurum binalarını herkesin kullanımına açmış binalardaki toplantı salonu, konferans salonu, laboratuar ve diğer ortamların ders saati dışında ek ücret almadan öğrenciler veliler ve o yöre insanının eğitiminde 7/24 başarıyla kullanılmıştır. Cemaate bağlı eğitim kurumları adeta yaşam merkezleri gibi faaliyet yapmıştır.
Savcılar bakanlığın kendi okullarında henüz başarılı olamadığı bir konuda güzel örnekler ortaya koyan cemaatin eğitim kurumlarında, ders saati dışında yapılan tüm eğitsel etkinlikleri suç gibi göstermiştir. İddianamede kurumların toplantı salonlarında; memurundan esnafına kadar yöre halkının, öğrenci ve velilerin gruplar halinde bir araya gelmesi, örgütlü suç faaliyeti gibi sunulmuştur. Hangi suç işlendiğine dair en küçük bir delil ortaya koymadan farklı toplum gruplarının eğitim kurumları çatısı altında birçok başarılı sorumluluk projesi üretmek üzere toplanması suç gibi gösterilmiştir.
CEMAAT MESAİ SAATİ DIŞINDA EĞİTİMİ SÜRDÜRDÜĞÜ İÇİN SUÇLANMAKTADIR
Ülkemizde devlet sisteminde verim düşüklüğü ciddi sorun teşkil etmektedir, devlet memurlarının yaşadığı etik ve ahlaki değerler konusundaki yozlaşma adalet duygusunu ve devlete olan güveni zedelemektedir. Bazı birimlerde rüşvet çarkı kurulmuş, bazı birimlerde vatandaş kötü muameleden bezmiştir. Aynı ölçüde olmasa bile iş dünyası ve diğer alanlarda da ahlaki ve etik sorunlar toplumun birbirine olan güvenine zarar vermektedir. Devlet birimlerindeki yozlaşma toplumdaki değer kaybı herkesi etkilediği halde yıllarca kimse sorumluluk üstlenmemiş, değerler eğitimi konusunda kayda değer bir çalışma yapılmamıştır.
Bir grup gönüllü; toplumda yaşanan sorunların ahlaki ve etik değerlere sahip devlet memurlarıyla çözüleceğine inanmış ve bunun için özel gayret göstermiştir. Esnafından memur gruplarına varıncaya kadar her toplumsal gruba ulaşmış onların mesai saati dışındaki zamanlarını değerlendirip, ahlaki-etik ve moral değerler konusunda adeta halk eğitim faaliyetleri yürütmüştür. Akşam sohbetleri adı verilen bu faaliyetler toplumun geniş kesimlerince benimsenmiş, aralarında dayanışmanın olduğu ilkeli esnaf grupları, memur grupları oluşmuş, 2016 yılına kadar bu grupların yaptığı faaliyetler iktidar partisi milletvekilleri dâhil tüm toplum kesimlerince alkışlanmıştır. Cemaat yaptığı ücretsiz yaygın eğitim faaliyetleri ile ulaşabildiği toplum kesimlerine olumlu davranışlar kazandırmıştır.
Savcı, ahilik teşkilatı gibi toplumda hiçbir olumsuzluğu görülmeyen aksine ahlaklı kötü alışkanlıklardan uzak bireylerin yetişmesine vesile olan gayretleri hayat boyu eğitim faaliyeti kapsamında değerlendirip desteklenmesini isteyeceği yerde, bu olumlu faaliyetlerden bile terör örgütü çıkarmakta, kendi aralarındaki dayanışmayla toplumda birçok sorun çözen grupların yaptıklarının terör faaliyeti olduğunu iddia etmektedir.
CEMAAT KURUM BİNASI YAPMA VE KULLANMADA BAŞARILI BİR MODEL GELİŞTİRMİŞTİR
İddianamelerde, kurumların arsa temininden binaların yapılma yöntemine kadar birçok konuda suç isnat edilmektedir. Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde yapılan her hayırlı hizmet kıskançlıkla karşılanmakta kendileri faydalı hizmet üretemeyenler bu hizmeti yapanları suçlayacak yollar aramaktadır. Hâlbuki gelişmiş ülkelerde bağış kültürü çok yaygındır bireysel gayretlerle yapılamayan birçok proje toplumsal sorumluluk kapsamındaki bağışlarla hayata geçirilmektedir.
Örneğin ABD de üniversiteler çok büyük kampuslarda çok geniş imkânlarla hizmet sunmaktadır. Üniversitelerin en büyük gelir kalemlerinden biri ise iş yaşamında başarılı eski mezunların kendi okulları için yaptıkları bağışlardır. Üniversiteler dâhil büyük toplumsal sorumluluk projelerinin hem arsa temininde hem de binalarının yapımında bu vb bağışlardan yararlanılmaktadır.
Cemaat gelişmiş ülkelerde başarıyla uygulanan bizim geleneklerimizde önemli yer tutan bağış kültürünü yeniden canlandırmış ve toplumun her kesiminden insanın ülke geleceğinde sorumluluk almasını teşvik etmiştir.
Türkiye’de geçmişte yaşanan problemlerden dolayı cemaat birçok faaliyeti ticari işletme olarak sürdürse de hiçbirinde kar amacı gütmediği konunun taraflarınca bilinmektedir. Cemaatin projeleri toplumsal sorumluluk kapsamında yapılmış ve tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan bir yöntemle bağış kültürü geliştirilerek hayata geçirilmiştir.
Savcılık insanların toplum yararına yaptığı bağışlarla ortaya çıkan dev projeleri alkışlayacağı yerde, hiç delil gösteremeden ortaya konan tüm hizmetleri terör örgütü faaliyeti olarak sunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde teşvik gören bir davranışı; hayatında hiç suça bulaşmamış insanların(cemaat kurumu mezunları dâhil) kendi hür iradeleri ile arsa bağışlamasını, eğitim kurumu yapmasını, insanı projelere mali imkân ya da çalışarak destek vermesini, hatta projelerin devletin herkese sunduğu teşviklerden yararlanmasını teröre yardım gibi aktarmıştır.
KURUM ODALARI SADECE YASAL EĞİTİM FAALİYETLERİNDE KULLANILMIŞTIR
Yönetmelik eğitim kurumlarında rehberlik servisleri kurulmasını, bu servislerde öğrencilere danışmanlık hizmeti verilmesini istemektedir. Devlet okullarında başarılı olmayan bu uygulamanın cemaat kurumlarında başarı ile uygulanması alkışlanması gerekirken suç gibi sunulmuştur.
Dünyaca ünlü eğitim modellerinden her birinin kendine özgü ayrıcalıkları bulunmaktadır. Modeli diğerlerinden farklı kılan bu özellik ilgi çekmekte ve kurumlar bununla marka değeri oluşturup kendilerini bu özellikleriyle tanıtmaktadır. Cemaat de eğitimde bir model geliştirmiş hem Türkiye’de hem dünyada bir marka değeri oluşturmuştur. Cemaat öğrenci ve velilerine eğitim-öğretimde ve olumlu davranış kazandırmada başarılı olduğu için bu kurumlara AKP liler dâhil tüm kesimlerden veli öğrenci göndermiştir. Vaadini gerçekleştirmek için kurum binaları yasalar çerçevesinde olabildiğince etkin kullanılmış, öğrencilere geleceğini belirlemek için bireysel danışmanlık hizmeti verilmiştir.
Savcılar cemaate ait eğitim kurumlarında her öğrenciye bir danışman verilmesini, her öğretmenin zamanından fedakârlık yaparak mesai saati dışında öğrencilere zaman ayırmasını, öğrenciyi ve ailesini tanımak için çaba göstermesini, öğrencilere olumlu davranış kazandırmak için gerektiğinde onlarla abi kardeş gibi samimi ilişki kurmasını terör delili olarak aktarmıştır.
ÖĞRETMENLER ÜST DÜZEY MOTİVASYONLA BAŞARILI HİZMETLER ÜRETMİŞTİR
Gelişmiş ülkelerde öğretmen motivasyonunu artırmak için farklı yöntemler bulunmuştur. Dünya çapında yaygın eğitim modellerinin birçoğunun başarısında öğretmen motivasyonu için geliştirdikleri yöntemler yatmaktadır. Ülkemizde ise ilkokuldan sonra devlet okullarında öğretmenlerin çoğunda ciddi motivasyon problemi vardır ve bu durum eğitim faaliyetlerinin etkisini azaltmaktadır.
Cemaat öğretmen motivasyonunda üst düzeyde bir çizgi yakalamış, örnek bir model geliştirmiş, ilk defa ülkemizden çıkan bir eğitim modeli tüm dünyada kendini kabul ettirmiştir. Cemaat aynı ülkede yaşayan aynı kültürle yetişmiş insanların emek sarf edilirse neler başarabileceğini hem ülke insanına hem dünya ya göstermiştir.
Cemaatin öğretmenler üzerindeki rolü onlarda sorumluluk duygusu oluşturmayı başarmıştır. Hayatının baharında gencecik öğretmenler cemaatin gayretleri sayesinde kendini ülke geleceğinden sorumlu hissetmiş toplumda tüm kesimlerin sadece kendi geleceğini düşündüğü bir ortamda onlar ülke geleceği için bir şeyler yapma gayreti içine itmiştir.
TOPLUMUN EZİLMİŞ KESİMLERİNİ SUİSTİMAL ETME YALANI
Cemaat ulaşabildiği kesimlerde adeta bir eğitim seferberliği duygusunu harekete geçirmiştir. Cemaate bağış yapanlar bu seferberlikte rol alma motivasyonu ile destek olmuş, cemaat projelerinde görev alanlar da bu duygu ile kendi geleceğini bırakıp toplumun geleceği için gayret göstermiştir.
Savcı cemaatin toplumun ezilen kesimlerine hitap ettiğini onların zaaflarından yaralanarak kendi projelerinde kullandığını insani duygularını suistimal ettiğini iddia etmektedir. Hâlbuki cemaat toplumun tüm kesimlerine ulaşmış hemen her kesime ülke geleceği için insanı projeler etrafında bir araya gelme teklifi yapmıştır. Varlıklı insanlar maddi imkânlarıyla cemaatin projelerini desteklerken, dar gelirliler de emek ve gayretleriyle projelerde sorumluluk üstlenmiştir.
Cemaatin eğitim kurumlarının çeşitliliği de savcıların iddialarını yalanlamaktadır. Cemaat dar ve orta gelir grubundan insanların çocuklarına dershaneler aracılığı ile hizmet götürürken varlıklı ailelerin çocukları için özel okul hizmeti sunmuş her gruptan aileye uygun eğitim ortamları hazırlayarak toplumsal sorumluluk projelerinde rol vermiştir.
KURUM BİNALARI ve İNSAN KAYNAĞI GÖNÜLLÜ PROJELERDE ETKİN KULLANILMIŞTIR
Örneğin; cemaatin projeler için mali kaynak oluşturmada kullandığı ilk faaliyeti Kurban derisi toplanmasıdır. Daha ilk günden itibaren hem dar gelirli kesimler hem de varlıklı esnaflar aynı projede deri toplama işinde birlikte görev yapmıştır. Bu anlayış ilerleyen dönemde cemaatin her projesine yansımış, gerektiğinde yeni inşaatlarda esnaflarla dar gelirliler birlikte inşaat işçisi gibi çalışmış, yurt dışına hizmet götürülmesi gerektiğinde hem esnaflar hem eğitimciler birlikte hicret etmiş zorlukları birlikte göğüslemiştir.
Aynı husus cemaatin yardım faaliyetlerinde kendini göstermektedir. Cemaat varlıklı kesimlerden imkânları çapında insani projelere destek istemiş, dar gelirlileri birlikteliğin gücünü kullanıp küçük imkânları birleştirerek ortak proje üretebileceklerine inandırmıştır. Dikkatle inceleyenler varlıklı kesimlerle dar gelirlilerin birlikte yürüttüğü projelerde her gelir grubundan gönüllünün yer alma fırsatı bulduğunu görebilir.
Birikmiş sermaye ile yatırım yapıp faaliyete başlayan birçok eğitim işletmesinin başarılı olamayıp işi bıraktığı kriz dönemlerinde bile, cemaat bağış ve yardımlarla yapılan ve imkânsızlıklar içinde faaliyete başlayan kurum binalarında hem destekçilerin hem kadrolarının özverileriyle başarılı olmuştur.
Savcılar tüm dünyada alkışlanacak bu gönüllü birlikteliği suç örgütü olarak sunmayı seçmiştir.
Aktif Haber http://aktifhaber.com/analiz/cemaatin-kurum-ve-kadrolari-cok-basarili-oldugu-icin-suclu-ilan-edildi-h119347.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder