Her bir bakanlığı farklı noktalardan ele alan Akademisyen Oran, yaşananlar üzerinden bakanlıkları 'Ti'ye de aldı.
Akademisyen Oran'ın Ahval'de yayınlanan yazısı şöyle:
Fıkra malum. Nasreddin Hoca’nın alacaklısı yine kapıya dayanmış. Hoca kendisine bu sefer garanti vermiş:
“Yol boyunca çalı tohumu ektim. Bahara büyüyecek. Buradan geçen koyunların yünleri takılacak. Yengen onları eğirecek. Pazarda satıp paranı derhal ödüyorum”.
Adam dayanamayıp gülünce, Hoca: “Peşin parayı görünce gülersin di mi köftehor!” demiş…
Hadi bir tane daha:
Hazinedeki para suyunu çektikçe Padişah vergi tahsildarlarını salarmış Anadolu’ya. Dönenlere de sorarmış: “Halk ne yapıyor?”
Anlaşılan o zamanlar, en azından şiddetle azarlanma korkusuyla baştakinden gerçekleri saklamak yokmuş ki, tahsildarlar cevap verirmiş: “Ağlıyorlar Sultanım!”.
Padişah buyururmuş: “Gidin, tekrar toplayın!”
Gün gelmiş, tahsildarlar “Artık gülüyorlar Sultanım!” demeye başlamış.
Bunun üzerine padişah, “Tamam. Gitmeyin artık!” demiş.
Milletin minimum yarısı gülüyor. Bana en çok koyan ise, üstüne bi de alay edilmek. En basitinden, Brunson hakkında ABD’nin “rehin alındı” demesi üzerine Dışişleri’nin cevabı: “Türkiye bir hukuk devletidir” .
***
Devlet derken, “Adalet, Mülk’ün [devletin] Temelidir” ya, insanın aklına en başta adalet geliyor.
Ama adalet kaç numarada çalışıyor bilemediğim için onu bi kenara bırakalım. Devlet deyince benim aklıma Dışişleri, İçişleri, Milli Eğitim, Maliye, yani ülkenin temel kurumları geliyor.
Geliyor da, onları akla getirmek bu devirde akla ziyan artık.
***
Dışişleri deyince, tüm diplomatları baypas yapılan bir bakanlıkta, “Rahip Brunson’ın tutuklandığını bile bilmiyorduk” (http://t24.com.tr/haber/disisleri-bakani-cavusoglu-rahip-brunsonin-tutuklandigini-bile-bilmiyorduk,673681 ) biçiminde bir bakan demecinden başlıyoruz, Erdoğan’ın “ABD'nin Adalet ve İçişleri Bakanlarının Türkiye'deki mal varlıklarını donduracağız. Varsa.” demesinden devam ediyoruz.
Aralarında İsviçre de bulunan ülkelerden Fethullahçı “paketleyip” Türkiye’ye özel uçakla “getirme” girişimlerine Moğolistan’ın da eklendiğini okuyoruz .
Tabii, uluslararası kredi değerlendirme kuruluşları olumsuz rapor veriyorlar diye, “yerli ve milli” bir kuruluş peşindeyiz .
Bütün bunları Batı’ya unutturmak için Gayrimüslim cemaat liderlerimize durup dururken yayınlattırdığımız “Üzerimizde hiçbir baskı yok” bildirisini de küçümsemeyelim .
***
İçişleri deyince:
“Bir oyluk canları var” sözünü “ölümle tehdit” olarak ilan eden İçişleri Bakanı Soylu’nun HDP’lilere bir hafta sonra “Size artık yaşama hakkı yok!” demesi fazlasıyla yeter aslında ama, malzeme muazzam.
Mesela Erdoğan HDP için, “Parlamentoya girsinler diye onlara destek verenler de bunun hesabını verecekler” diyor. AKP Milletvekili Destici, sanki çok içindeymişiz gibi, “Gerekirse hukuk dışına çıkılmalı” tavsiyesinde bulunuyor. Midilli’ye kaçarken Ege’de boğulan bebeklere AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi Fetöcülere araç yok deyip cenaze arabası vermeyi reddediyor .
***
Milli Eğitim deyince:
İsterseniz demeyelim çünkü sahura kalsak bitmez. Mülkiyeli merhum Prof. C. Mıhçoğlu’nun 1964’te kurduğu ve dünyaya örnek olan üniversiteye merkezî giriş sınavı 700.000 öğrenciyi açıkta bırakmayı ve 41.000 adaya sıfır çektirmeyi başardı.
Sanırım kafidir.
***
Maliye deyince:
Artık bu konuda ne desen bir fazla. Vatandaşa sürekli “Altınlarınızı dolarlarınızı getirin!” diye yalvaran bir “devlet”ten bahsediyoruz. Ama bu “devlet”, diplomasını da ibraz etmeyen bir Cumhurbaşkanı’nın şahsi dövizlerini bozdurduğuna ilişkin bir dekont hâlâ görmüş değil.
Bu arada mesela yandaş muhtarlar İspanya ve İsrail gezilerine götürülüyor . Mesela AkSaray’da 15 Temmuz Müzesi için ilk kazma vuruluyor . Yakında kazma Kanal İstanbul’a, yani bizim kafamıza…
Artık adı bile değiştirilip yönetimine damat Berat Albayrak getirilmiş bu en temel bakanlığın, bankadan yatırılan vergileri dahi tahsil edemez durumda olduğuna ve daha fazlasına dair size bir örnek vereyim de öyle bitireyim.
Şahsi olduğu için, küçük ama çok sağlam bir örnek.
***
Oğlum Hasan varken, Temmuz başlarında uyarırdı hep: “Motorlu Taşıt Vergisini [MTV] ay sonuna kadar ödemeyi unutmayın!” O artık yok diye, bankadan otomatik ödeme talimatı verdim 24 Temmuz’da.
Sonra, şeytan dürttü, 04 Temmuz Cumartesi internetten bi baktım, 485 TL’lik verginin yanı sıra 41,65 TL de gecikme zammı gözüküyor!
Aman dedim, demek ki yanlış hatırlıyorum, talimat vermemişim! Hemen 485 + 41,65 = 526,65 TL’yi ödedim ve otomatik ödeme talimatı vermeye giriştim.
Ekranda ne göreyim: “06 FT 4058 plakanın zaten MTV talimatı bulunmaktadır.” Hesabıma baktım, evet, İşbank 31.07.2018 saat 10.35’te otomatik ödemiş 485 TL MTV’yi!
Hemen ekranda yazan 0850-724 0 724’ü aradım. Telefondaki hanımefendi dedi ki, "Bazen böyle oluyor, makam güncellemeyi ihmal edebiliyor". Artık adı “Gelirler İdaresi Başkanlığı” olmuş, oraya başvurup isteyecekmişim mükerrer ödediğim parayı.
Aynı gün olduğu için zamlı mükerrer ödememi iptal ettirdim.
***
Ettirdim de ne oldu? Güncellemişler mi diye şimdi (07 Temmuz Salı) tekrar baktım, gecikme zammı 68 kuruş artarak 42,33 TL olmuş!
“Devlet”e bak yahu. Bi zamanların koca Maliyesine bak!
Artık bu “devlet”, kendisine vaktinde ödenen vergiyi bile takip etmeyip her gün gecikme zammı yazıyor. Açıkları böyle kapatacaklar herhal…
Eksik olsun böyle devlet. Olmaz olsun. Bu kadarı da vatandaşa ayrı bir hakaret be!
Aktif Haber http://aktifhaber.com/analiz/aglamadan-gulmeye-dogru-disisleri-icisleri-milli-egitim-hele-de-maliye-h121264.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder