2016 yılından bu yana Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Demirtaş, "Ortada ciddi bir seçmen iradesi gasbı var. Gasp edilen iradeye karşı İstanbul’daki yurttaşların bu defa bağırlarına taş basmadan, kendi iradelerini ve haklarını koruyacaklarına inanıyorum" yorumunu yaptı.
Yeni Yaşam Gazetesi'nden M. Ferhat Çelik'in haberine göre, avukatları aracılığıyla gündeme dair soruları yanıtlayan Demirtaş, kimlikleri bile yok sayılan ancak İstanbul seçimlerinde, 'Kürdistan', 'Kürt kökenli seçmen kardeşim' gibi ifadelerde oy tercihleri değiştirilmeye çalışılan Kürt seçmenle ilgili de, Kürt ve Kürdistan kavramlarının kimsenin tekelinde olmadığını, Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli'nin de kullanmasında bir sakınca olmadığını ifade etti ve ekledi:
"Hatta mümkünse daha sık kullansalar iyi olur. Fakat bunun aktüel bir siyasi karşılığının olmayacağından da eminim. Kendileri de biliyordur. Kürtleri aldatılması çok kolay saftirikler gibi görenler hep yanıldılar, yanılmaya da devam edecekler. Kürtler bu türden yüzeysel söylemlere göre siyasi tavır belirlemezler kanımca; söylemden çok eyleme bakarlar. Eyleme bakınca da her yerde zulüm, hakaret, adaletsizlik ve savaş politikalarını görüyorlardır. Dolayısıyla bu tür söylem sahipleri, kendileri için meseleleri kavramaktan oldukça uzak, sıradan ve ucuz bir profil çizmek dışında bir etki yaratamazlar."
Röportajın önemli bölümleri şöyle:
Bu süreçte HDP büyük bir fedakarlık yaptı. Türkiye cephesinde de HDP ile tüm toplumsal dinamikler arasında bir bağ oluştu. Bu oluşmakta olan Demokrasi İttifakı, nasıl daha güçlü biçimde iktidar alternatifi olabilir?
Toplumsal zeminde, halklar arasında önemli bir empati ve yakınlaşma duygusunun giderek güçlendiği anlaşılıyor. Bana kalırsa seçim sonrasında demokrasiye inanan bütün siyasi ve sivil örgütlenmelerin, şahsiyetlerin, hareket ve grupların “yeni anayasa” başlığında bir araya gelerek, tabandan başlayan bir anayasa hareketini örgütlemeleri, bu şekilde güçlü ve ilkeli bir demokrasi cephesinde buluşmaları elzemdir. Toplumun ekseriyeti de buna her zamankinden daha hazırdır diye düşünüyorum.
Son günlerde sizin tahliye edileceğiniz, Öcalan ile görüşmeler yoluyla HDP’nin İstanbul’da strateji değiştireceği şeklinde manipülatif olarak görülen kulisler dolaşmaya başladı. Avukatları İmralı’da İstanbul seçiminin bahsinin hiç geçmediğini vurgulamasına rağmen Kürtler neden sürekli töhmet altında bırakılıyor?
Bu türden tartışmaların yapılmasını engellemek mümkün değil. Siz ne söylerseniz söyleyin, birileri hep böyle yaklaşacaktır. Ama bizim de bu süreçleri ve algıları ve bize karşı yürütülen manipülatif operasyonları doğru okuyup iyi yönetemediğimizi de görmemiz gerekir. Seçilmişlerin rehin alınıp hapse atılmasına yıllardır sessiz kalmaktır asıl eleştirilmesi gereken, bırakılmaları değil. Kaldı ki böyle bir şey de yoktur. Pazarlık iddiaları tümüyle manipülatif, tümüyle dayanaksız iddialardır.
6 ay süren açlık grevleri sonrası PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirildi. Kamuoyunda heyecan oluştu. Öcalan sizin de bizzat içinde olduğunuz ve İmralı’da görüşmelerini gerçekleştirdiğiniz 2013 Newroz’u pozisyonunu koruduğunu deklare etti. Suriye vurgusu ve ‘Kürtsüz Türk olamaz’ sözleri dikkat çekti. Siz Öcalan’ın mesajlarını nasıl okudunuz?
Tabii öncelikle, açlık grevlerinin daha fazla can kaybı yaşanmadan ve talepler karşılanarak bitmiş olması sevindiricidir. Sekiz yıl aradan sonra Sayın Öcalan’ın avukatlarlarıyla görüşmeye başlaması da çok önemlidir. Sayın Öcalan’ın, beklendiği gibi oldukça güçlü, barış ve demokratik siyasete vurgu yapan mesajlar veriyor olması tüm kesimlerce eminim dikkatle takip ediliyordur. Kendisine imkan sunulması, önünün açılması halinde birkaç ayda barış ve demokrasi için büyük gelişmelerin yaşanabileceğine geçmişte hepimiz tanklık ettik. Bu defa böyle bir dönem olur mu, olursa nasıl olur, henüz bilinmiyor. Ama Sayın Öcalan’ın bu konudaki gücü, samimiyeti ve iradesi konusunda sanırım artık herkes hemfikirdir.
Devlet ve Hükümet ne yapar, nasıl yaklaşır bilemeyiz. Zaten Sayın Öcalan da seçim sonrasını işaret ederek tarafların tavrını ancak o zaman görebileceğiz dedi. Fakat HDP başta olmak üzere demokrasi güçlerinin, Kürt siyasi hareketinin, ciddi bir şekilde ve bugüne kadar görülmemiş derinlikte, samimiyetle demokrasi mücadelesine, demokratik siyasete hazırlanması gerekir.
Çok yönlü, kapsamlı, yaratıcı, yenilikçi bir perspektifle herkesin ve her kesimin özeleştirel bir duruşla, tarihi bir demokratik hamleyle, bu yönlü mücadeleye açık olmasında yarar var. Sayın Öcalan’ın elinde sihirli değnek yok elbette. Barış ve demokrasinin gelişmesi, toplumun süreçlere aktif katılımı ve kesintisiz mücadelesiyle mümkün olacaktır. Önümüzdeki günlerde neler olacağını göreceğiz hep birlikte. Fakat bizler Sayın Öcalan’a barış ve demokrasi girişimleri noktasında güveniyoruz; elbette kendisinin yanında olacağız. Umarım Kürdüyle, Türküyle herkesin yararına olacak gelişmeler yaşanır.
18-19 Haziran'da iki gün süren duruşmaların ardından, mahkeme ikiye karşı bir oyla Demirtaş'ın tutukluluğunun devamına hükmederken, Demirtaş, 17 Haziran tarihinde avukatları aracılığıyla yaptığı bir dizi sosyal medya paylaşımında, Ekrem İmamoğlu'nun desteklenmesi çağrısında bulunmuştu.
7- Bugün için, Sn İmamoğlu’nun söyleminin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü biz birlikte güzeliz. HDP olmadan, HDP’yi dışlayarak hiçbir şey yeterince güzel olmaz. Birileri de artık anlasın ki, “zorla güzellik" de olmaz. Hepinize özlemle, yürek dolusu selamlar...
— Selahattin Demirtaş (@hdpdemirtas) 18 Haziran 2019
Demirtaş savunmasında, Gülen grubuna yönelik eleştirilerde de bulundu.
"2012’de bize kumpaslar kurulur ve biz de bunları deşifre etmeye çalışırken Cemaat’in hedefi haline geliyorduk. Peki bu anormal midir? Hayır. Cemaat’in hedefi haline gelmek bizim için anormal değil, çünkü karşı çıkıyorduk" diye konuştu.
Kaynak: http://aktifhaber.com/siyaset/demirtas-hdp-secmeninin-cok-daha-yuksek-katilimla-sandiga-gidecegine-inaniyorum-h133919.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder