‘Şimdi ben darbeci miyim’: Vefat eden emekli Org. Edip Başer kimdir? - TRHABER

TR Haber | Tüm Haberler | @Tr__Dunya @Tr__Spor @Tr__WEB @trhbr1 @Tr__Teknoloji hesaplarımız twitter tarafından kapanmıştır. ==>> @Tr_Hbr_ @TR__Tube @Magduriyetler_ @Tr__Ekonomi Tr__News hesapları aracılığıyla yayındayız.

 TR NEWS
LightBlog

12 Mart 2021 Cuma

‘Şimdi ben darbeci miyim’: Vefat eden emekli Org. Edip Başer kimdir?



Emekli Orgeneral Edip Başer 79 yaşında hayatını kaybetti. Başer’in vefat haberini Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu. Emekli Orgeneral Edip Başer siyaset-asker ilişkileri bakımından yakın dönemin en dikkat çekici komutanlarından biriydi.

Genelkurmay İkinci Başkanlığı ve 2. Ordu Komutanlığı da yaptı. Kara Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan sürpriz bir şekilde emekliye sevk edildi. AKP iktidara gelmeden 3 ay önce. 2002 Ağustos’unda yapılan Askeri Şura’da, teamüllerde pek görülmeyen bir kararla emekli olacağına kesin gözüyle bakılan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman ise Org. Edip Başer’in yerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı. Bu atamayı daha da ilginç kılan ise Yaşar Büyükanıt’a yol açmasıydı.

EMEKLİ EDİLDİ YAŞAR BÜYÜKANIT’A GENELKURMAY YOLU AÇILDI

Başer’in emekli edildikten sonra Org. Büyükanıt, bir yıllığına herhangi bir ordu komutanlığına atanırsa, takiben 2004’te Orgeneral Yalman’dan boşalacak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, 2006’da da Orgeneral Özkök’ten sonra 2 yıllığına da olsa Genelkurmay Başkanlığı’na yükselebilecekti. Öyle de oldu. İşte tam da bu nedenle Edip Başer’in beklenmedik istifası o dönemde çok tartışıldı.

Edip Başer emekliliği kendisine yediremedi ve yakın dostlarına rahatsızlığını dile getirdi. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne zarar veririm düşüncesiyle bu duygularını kamuoyu ile paylaşmadı. Kendisiyle yapılan söyleşilerde, rahatsız olup olmadığı şeklindeki soruları da kibarca geçiştirmişti. Ancak kamuoyu onun emekliye sevk edilmesinde TSK içindeki hesaplaşmaların etkisi olduğunu biliyordu. Emekliliğinde darbe hazırlığı içinde olan grupla mesafeli olmasının etkili olduğu konuşuldu. Bazı çevreler ise darbeci askerlere yakın olduğu mesajı verdiler. Org. Başer, bu ithamları her ortamda yalanladı. “Hayatımda hiçbir zaman darbe düşüncesinde olan ya da darbeleri alkışlayan biri olmadım. Ama darbelerin içinde bulundum görev gereği.” diyerek de açık yürekliliği ortaya koydu kimi zaman.

TERÖRLE MÜCADELE ÖZEL TEMSİLCİSİ OLARAK GÖREV YAPTI

Edip Başer, üzerinde yaklaşık 40 yıl taşıdığı üniformasını çıkardıktan sonra kendini akademik camiaya adadı. İstanbul’da özel bir üniversite ders vermeye başladı. Bunun yanı sıra güvenlik ve terör konulu bütün sempozyumların da onur konuğuydu. Anlattıkları ve söyleyecekleri basın mensupları tarafından dikkatlice takip ediliyordu. Başer de bunun farkındaydı. Hem TSK’ya zarar vermemek hem de siyasilerin tepkisini çekmemek için siyasi demeçlerden hep uzak durdu. Bunun sonucunda olsa gerek AK Parti iktidarı tarafından, 2006 yılında terör örgütü PKK ile mücadelede ABD’ye müzakere için ‘özel temsilci’ sıfatıyla ön saflardaydı.


Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Terörle Mücadele Koordinatörü Edip Başer ile ABDnin terörle mücadele özel temsilcisi Joseph Ralston.

Aslında Edip Başer, emekli olduktan 12 yıl sonra kaleme aldığı ‘Kanatsız Uçmak: Ana-Babasız Çocukluktan Ordu Komutanlığı’na isimli otobiyografisiyle hem kendi hayatına hem de 40 yılını verdiği TSK’ya ışık tuttu. Orada hem kendi hatalarını hem de kurumunun yanlışlarını büyük bir özgüvenle çekinmeden dile getirdi. Bazı çevrelerce tabii ki eleştirildi. Ancak geri adım atmadı ve sözlerinin arkasında olduğunu her ortamda açık yüreklilikle dile getirdi. “O kurum (TSK) o kadar köklü bir kurum ki üç-beş hatasını tartışmakla bir şey kaybetmez” diyerek yeni bir tartışma açtı. Devamında TSK’nın halkla ilişkilerinin zayıflığına vurgu yaparak, kurumun siyasete müdahale etmesini de sürekli eleştirdi.

‘ŞEHİT VE GAZİ ANNELERİNİN ORDUEVLERİNE ALINMAMASI YANLIŞ’

Edip Başer paşa, ayrıca bir dönem TSK’nın siyasilerin eşlerinin ve vatandaşların başörtüsüne karşı takındığı tavırları da eleştirmişti. Bunun yanlış olduğunu ve toplum nezdinden TSK’ya itibar kaybettirdiğine vurgu yapmıştı. Bir gazeteye verdiği röportajda şunları dile getirmişti: “Dışişleri Bakanı iken Abdullah Gül’ün GATA’da kulağından tedavi olduğunu, süit bir odada kaldığını, Hayrünnisa Gül’ün de orada yanında olduğunu biliyorum. Benim eşim de o sırada orada yatıyordu. Hatta eşimin odasına giriyorum diye yanlışlıkla o odaya girmiştim. Hayrünnisa Hanım’ın elini sıkmıştım. Sayın Gül ile oturup 5-10 dakika sohbet ettiğimi hatırlıyorum. Hayrünnisa Hanım’ın orada başı açık değildi, normal örtüsü içindeydi. Emine Hanım’a da öyle bir şey yapıldıysa, tabii ki yanlış yapılmıştır. Orduevinde yapılan bir etkinlikte şehit ya da gazi annesine “Giremezsin” dediysek fevkalade yanlış yapmışız.” Edip Başer bir beyefendiydi. Bu eylemlerin kuruma açıkça zarar verdiğine de vurgu yapıyordu.

’27 MAYIS’TA NAMIK GEDİK’İN KAPISINDA NÖBET TUTTUM, BEN DARBECİ  MİYİM?’

Edip Başer, tarihin önemli zamanlarına da şahitlik etmiş bir askerdi. 27 Mayıs 1960 darbesinde henüz genç bir subaydı. Darbede komutanları “Kalkın, silahınızı alın” dediklerinde o da görevinin başındaydı. Şaibeli bir şekilde camdan düşerek intihar ettiği açıklanan dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik’i gözaltına alan ve nezaretinin kapısında nöbet tutan askerler arasındaydı. Anılarında o güne dair de şu sözler kayıtlara geçmişti: “Namık Gedik’in kapısının önünde nöbet de tuttuk. Gerçi Namık Gedik camdan atladığında neredeyse ben de vuruluyordum. Camı açıp aşağıdaki arkadaşları uyarmaya çalıştığımda beni de atlamak isteyen bir tutuklu zannettiler. Neyse… Bunların hepsini yaşadık. Ben 27 Mayıs ihtilaline bu şekilde katıldığım için darbeci mi oluyorum?”

Müzakereden, çözümden yana ılımlı bir asker olarak bilinen Edip Başer, anılarının satır aralarında geleceğe önemli ipuçları bıraktı.



Kaynak: http://aktifhaber.com/gundem/simdi-ben-darbeci-miyim-vefat-eden-emekli-org-edip-baser-kimdir-h157960.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder