Gönüllüler, hiçbir maddi beklentiye girmeden gerektiğinde bir işçi gibi çalışarak, Türkiye’de başlattıkları, karşılarına çıkan tüm engelleri aşarak sabır ve sebatla dünyaya yaydıkları hizmetler, insaf sahibi herkesin beğenisini kazandı.
Başlangıç aşamasında faaliyetler, genellikle geçinmekte zorlanan dar imkana sahip insanların zayıf omuzunda yükseldi. İzmir’de Hocaefendi’nin vaazından etkilenip onun etrafında toplanan küçük esnaflar, işlerinin aksaması pahasına sermayelerinin bir bölümünü onun teklif ettiği hizmetlere harcadı ve öğrencilere barınma yerleri açıp onları anarşiden kuruma yolları aradı.
-Hatay Caddesi civarında Hocaefendi’nin hadis derslerini dinleyerek yetişecek ilahiyatlı,
-Bornova’da vaaz ve sohbetlerden etkilenerek sağ sol çatışmalarından korunacak üniversiteli,
-İktidara göre okulun el değiştirdiği Buca’da anarşiye bulaşmayacak eğitim enstitülü öğrenciler için evler açıldı ve giderlerinin büyük bölümü rahmetli Yusuf Bekmezci’nin önlerinde olduğu Kemeraltı esnafınca karşıladı.
Bir dönem, Ege Üniversitesi’ne Ülkücüler, eğitim enstitüsüne solcular giremedi ve diplomalarını dışardaki sınav merkezlerinden aldılar. Eğitim çarklarının insan öğüttüğü, sağ sol çatışmalarının liselere kadar indiği, halkın çocuklarını okula göndermekte zorlandığı günlerde olumlu davranış kazandırmanın ancak erken yaşta eğitimle olacağı görüldü. Bir gönüllünün Bozyaka’da bu hizmetlerde kullanılmak üzere bağışladığı bir arsa üzerinde iptidai şartlarda inşaat başladı, imkansızlıktan dolayı zaman zaman esnaflar amele gibi çalıştı. Yıllar süren bu proje bıkmadan usanmadan devam etti ve 70’lerin sonuna doğru Ege bölgesine hizmet verecek ilk eğitim binası açıldı.
Hocaefendi’nin Kestanepazarı’nda denediği eğitim yöntemi, biraz geliştirilerek uygulanınca yörenin ilgi odağı oldu. Çocukları için kaygı taşıyan onları kargaşadan uzak tutmak isteyen aileler, her yaz yapılan seçme sınavlarına koşturdu, ilkokul sonrası 1 yıllık hazırlık eğitiminden, başkaları da ilham aldı. Ege’nin bazı yörelerinde toplumsal sorumluluk taşıyanlar, evler açtı, benzeri yurtların inşaatına girişti. 80 İhtilali’ne kadar Anadolu’nun birçok bölgesine yayılan faaliyetler bir anda darbe engelline takıldı, hapis tehdidiyle kısa süreli bir bocalama yaşandı.
Hocaefendi arandığı 6 yıl boyunca il-il dolaşarak kendine güvenenleri yeniden ortak proje etrafında topladı. 1980’de İzmir Bitpazarı’nda devlet izniyle açılmış özel dershane, 2 yıl sonra Bozyaka’daki binada açılan özel okul herkese yeni bir alternatif sundu. Kapatılan binalardan müsait olanlar özel okula dönüştü, uygun yerlerde dershane açıldı, kaçak kuran kursu gibi yürütülen faaliyetler devletin tanıdığı resmi eğitim kurumuna dönüştü.
Çocuklara olumlu davranış kazandırıp kötülükten koruma projesi, eğitim sisteminin tanıdığı herkesin kabulleneceği kurumlara doğru evrildi. Güzel örnekleri görenlerin ilgisi arttı ve benzerleri Anadolu’nun her yerine yayıldı. Türkiye’de kendini kanıtlayan çalışmalar, Özal döneminin verdiği serbestlik ortamında ülke sınırlarını aştı. Rusya’nın dağılmasından sonra esnaf ve öğretmenler işlerini bırakıp yeni kurulan Tük cumhuriyetlerine koştu. Karşılaşılan her zorluk iş birliği ve fikir alışverişini geliştirdi, kazanılan deneyimler önce Afrika’ya sonra da medeni coğrafyaya dağıldı.
Her bölgenin şartları ayrı ayrı değerlendirildi ve uygun davranışlarla ayakta kalma yolu arandı. Yurt dışında esnek bir anlayışla faaliyet yürütmek işi daha da kolaylaştırdı. İyi niyet yanında onun doğru anlaşılacağı hassasiyetlere de dikkat edildiği için, hiçbir topluluk eğitim faaliyetlerinden rahatsız olmadı, aksine sonuna kadar destekledi, çocuklarını çekinmeden Türklere emanet etti.
Stratejik hareket etmek isterken kendi değerlerinden taviz verenler, esneklikte ölçüyü kaçıranlar karakterini koruyamaz, başkasına yardım için gittikleri yerlerde onlara benzeyip eriyip kaybolabilir. Kendi değerlerinden taviz vermeden yörenin kültürüne saygı çerçevesinde üretilen hizmetler başarılı olabilir. Bu yüzden beldenin kültür değerlerine önem verildi, onları koruyup kollama işini yerli ya da Türk gönüllüler üstlenince takdir topladı. Türk cumhuriyetlerinde Hıdırellez’in taviz verilmeden tamamen oranın kültürüne göre kutlandığına şahit olduk.
Faydalı hizmetler üretmek alkışlanacak bir davranış, ülke sınırlarına hapsolmuş Anadolu insanı yurtdışında hizmet üretecek cesarete kavuşmasını takdir etmemek mümkün değil. ancak bunu sürekli hale getirme ve çalışmaların doğru algılanmasını sağlama daha da önemlidir. Samimi duygularla başlamış her hizmetin, aynı hissiyatla devamı için çizginin korunması, saldırıların olduğu en anormal şartlarda da bıkmadan usanmadan sapması göstermeden hatalı davranıştan uzak durulması çok daha önemli. Bu türden sıkıntılı dönemler sonrası hizmetin yeniden toparlanıp ayağa kalması, yeni çıkış yollarıyla aksamadan sürdürülmesi büyük özveri gerektirir.
Problemle karşılaşanlar elleri kolları bağlı oturmayı seçerse bir çözüm geliştiremez, reaksiyoner olmadan olayları göğüslenme yolu arayanlar heyecanını koruyabilir. Şartları zorlayanlar kusurlu davranışlara girmeden sorunları çözecek aşamalı yöntemlere erişebilir. Yani her şeyi planlayayım bütün şartları lehime göre tasarladıktan sonra faaliyete başlayayım diye bekleyenler adım atmazken minik adıma başlayanlar yol alacaktır. Ahlaki değerlere bağlı bir çerçevede planlanacak çalışmalar, uygulandıkça bazı sorunlar ortaya çıkacak her durum için yeni yol aranacaktır. Düşünerek uygulama geçirilmiş işler daha geniş kesimlerce desteklenecek ve faaliyetler giderek yayılacaktır.
Kimse hakkında kötülük düşünmeden her işi insani çizgide sürdürürken bile bazı art niyetliler yapılanları kıskanıp önünü kesmek için harekete geçebilir. Başkalarının bu duygusunu hesap edip engelleri aşma yolu aramak gerekir. Zaman zaman bir adım geriye çekilip muhatapların hissiyatını okuma kötülüklerinden korunmak için tedbirler geliştirmeye ihtiyaç duyulur. Nitekim birileri yıllarca başarıyla hizmet yürüten hizmet kurumlarına göz koydu, kıskançlık duygusu içinde onları ele geçirmenin yolunu aradı, ülkenin en faydalı kurumlarını darmadağınık etti fedakârca hizmet üreten kadroların işini ekmeğini elinden aldı. Kısa vadeli menfaat hesabıyla hareket edip halka zulmedenin kirli işine göz yumanlar iltifata boğuldu.
Onlar, ise topyekûn şeytanlaştırmayı göze alarak ülkenin kötü gidişine dur demeyi tercih etti. Ayrıca İhvanın da aralarında olduğu irili ufaklı birçok dini topluluk köşeye sıkıştırıp radikalliğe itmek isteyenlerin baskılarına direnemedi silahlı mücadeleyle kendini korumaya kalkıştı ve kurulan karanlık oyunların kurban oldu hedefinden saptı. Halbuki özellikle son 10 yıldan beri değişik düzeyde baskılarla karşılaşan ülkede yaşama sansı verilmeyen mülkiyet hakları ellerinden alınan hizmet gönüllüleri bütün bunları göğüsledi, asla reaksiyoner bir yönteme yönelmedi.
Güç dengesinin olmadığı yerde hemen her problemin üstesinden gelmek mümkün değildi. Ordularla saldırıya başladıkları yerde bir avuç insanla karşı koymak zordu. Yapılan fedakarlıkların amacına ulaşması için nereye yoğunlaşmak gerektiği iyi hesap edildi, bütün düşünme melekeleri, daha az zararla iş yürütmede kullanıldı. Asgari hata ile zorlukları aşmak için dinin temel kaynakları didik didik edildi şartlara en uygun çözümlerle bunalan insanlara çıkış yolu sunuldu. Çok büyük engeller karşında bile gereken fedakârlık gösterildi ve yanlış algılara sebep olmadan olumlu yol ve yöntemler geliştirilerek bu kirli oyun bozmaya gayret edildi.
Ülkede gücü ele geçirmiş bir şer ittifakının devletin gizli dehlizlerinde kurdukları en karanlık senaryolar onların sabır metaneti karşısında bir bir bozuldu. Başta fakir Afrika ülkeleri olmak üzere parasal menfaatlerle kandırmaya çalıştıkları ülkeler yapılan kara propagandadan etkilense bile hiçbir yerde hizmeti terörle ilişkilendiremediler. AB-ABD gibi ülkeleri pazarlıklarla yanlarına çekme gayretleri de boşa çıktı, medeni coğrafya onların devlet gücüyle yaptığı şantaja boyun eğmedi, şimdilerde AHİM binlerce insan hakkı ihlali kararını yüzlerine vurmaya başladı.
Olumlu yaklaşımların arkasında, hizmet üretilen her yerde kuşkuya yol açacak en küçük davranış olmaması çok büyük zulümler karşısında bile bu anlayışın sürdürülmesi yatıyor. Şimdilerde travmaya rağmen gönüllüler problemleri bahane edip başkasına yardımı kesme niyetinde değil. Dar imkanlarına aldırmadan dünyanın değişik bölgelerdeki mağdurlara el uzatmaya devam ediyorlar. Bir yandan da kurak Afrika çöllerinde su kuyusu açma, görme güçlüğü yaygın olan bölgelerde katarak ameliyatı gibi yardımları sürdürüyor, musibete maruz kalan ceberut yönetimlerin baskısı altına inleyen halklara çıkış yolları aramaya devam ediyorlar.
*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.
İsmail S. Gülümser
Kaynak: https://aktifhaber.com/analiz/ismail-s-gulumserin-yazisi-mucadele-azmini-engellere-takilmayanlar-koruyabilir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder